Köy Enstitülerinde bilmeyi, öğrenmeyi, düşünmeyi, soru sormayı, aklını kullanmayı öğretiyorlardı. Zaten bu yüzden yaşatmadılar ya. Köy Enstitüleri dalında olgunlaşan zeytinler gibi insanları oldukları yerde yetiştirmeye onların bilgilerini de diğer insanlarda buluşturmayı amaçlamıştı. Doğa büyüdüğü ortamda olgunlaştırıyordu insanı. Hayata hazırlıyorlardı.
Bende Köy Enstitülerin den yetişmiş, memleketin çeşitli yerlerin de onurluca çalışıp mücadele etmiş babanın oğlu olarak 1975 yılında Ç.Ö.O. Mezun olup Afyon Emirdağ ilçesinde ilk göreve başladım. 2018 yılında emekli olmuş bir öğretmenim. Meslek yaşamı ve topluma hizmeti 1996 – 2014 (18 yıl) İstiklal İlkokulunda görev yapmış halk kültürüne de gönül vermiş bir eğitmenim.
Her dönem sorunlar yaşamamıza rağmen, daha çok özel ve sorunlu dönem olan 2011-2014 yıllarında da eğitim çalışanlarının hakları için mücadele ederek, sendikalı olarak soruşturmalar geçiren doğru bildiğinden geri adım atmayanlardan olan bir eğitim emekçisiyim. Bu dönemde okul müdürü E.U. ve geçici görevlendirilen Md. yardımcısı R.D. zamanında yönetici öğretmen velilerin ve çevrede duyarlı insanların yakından bildiği (haksız ve anlamsız) olayları yaşadım. Yaşananları yakından bilen çevre insanı bu olaylara tanıktır. Bende gerekli insani hukuki ve yasal tepkilerimi anlayacakları şekilde verdim. Tabi ki yakından bilinen bu olaylardan bahsetmeyeceğim.
Çanakkale Merkez İstiklal İlkokulu öğretmenliğini sürdürürken 2012 yılında peş peşe planlı bir şekilde açılan soruşturmalar sonucu Gelibolu’ya sürgünüm çıkarıldı. 2012-2013 Öğretim yılında 2 A sınıfında 30 Eylül 04 Ekim arasında temel derslerle ilgili yetiştirme kursu yapmıştım. Soruşturma ve sürgün sırasında zaman bulup kursla ilgili talepte bulunamadım. 2013 Eylül ayında M.yard. M.C. ye kurs ücret talebimi sözlü olarak iletmiş, okul müdürüne iletmesini istemiştim. M.C. dilekçe ile başvurmamı isteyince ben ‘’Yapılması gerekenin görevleri olduğunu, dilekçenin anlamsız olduğunu müdüre iletmesini ve bana sonucun telefon ile bilgi verilmesini istemiştim’’ 1-2 ay geçtikten sonra M. Yardımcısı müdürün hiçbir ücret ödenmesi gerekmediğini aktardı. Bende okul idaresinin bu keyfi tutumunu üst makamlara yazılı iletmiş, yanıt olumsuz gelince tüm belgelerle okula sonradan yeni atanan müdür Z.C. ye 13.03.2015 tarihli dilekçe ile başvurdum. Yeni müdür tüm incelemeleri titizlikle yaparak, kısa bir süre içerinde telefon ile arayıp 13.04.2015 tarihli resmi yazılı belgeleriyle birlikte kurs ücreti tutarı 204 TL’yi 22.04.2015 tarihinde tutanak ile ödemiştir.
Görevi olduğu halde M.C. ‘’Dilekçe ver’’ ‘’hiçbir ücret ödenmez hakkı yok’’ diyen eski okul müdürü E.U. Verilen dilekçe üzerine kendi dönemi sorumluluğu ve görevi olmadığı halde belge ve bilgileri yönetici sorumluluğu ile toplayıp uğraşarak 204 TL yi ödeyen yeni okul müdürü Z.C.
Hakkını verme adaletli ve eşit davranacağı iddiasıyla göreve başlayan çok sinsi yöneticilerle sorunlar her alanda giderek artar. Eğitimde çözümsüzlüğe ve karmaşaya dönüşür. Haklılığı çok açık ve en azından belgelendirilmiş konularda tarafsız davranabilen (veya olması gereken çok basit doğrulardan yana taraf olan) yöneticilerle çalışanların bu ve buna benzer sorunları çözülerek azalabilir.
Yukarıda belirttiğim iki farklı yönetici görüntüsü görülüyor. Dört yönetici olan kişiler aynı sendika üyesi olması da dikkat çekici muhalif duruşu olan sendika olarak biliniyor. Aynı anlayışlar da olanlar da farklı uygulama söz konusu olabiliyor. Önceki okul müdürü daha sonra orta okul müdürlüğüne terfi etti. Müdür yardımcısı başka okula idareci oldu. Şu an bildiğim kadarıyla sadece bir kişi M.C. idareci olarak görevine devam ediyor.
İki farklı yönetici görüntüsü her alanda yaşanıyor. Belki çalışanlar içinde sorunlarını sineye çekip adalet bekleyen oldukça çoğunluktadır. Ben bu örnekteki gibi kamu vicdanını ilgilendiren, sorumluluğumu yerine getirerek geçte olsa kamuoyu ile paylaşıyorum.
Kendi üyesi olduğum sendikaya bu düşüncelerimi daha önce iletmiştim. Kişisel bir olay gibi görülerek veya birilerini kırmayalım diye düşünüldüğünü varsayarak açıklama yapılmadı. Belgeleri ve aldığım paraların fotokopilerini elimde anı olarak saklıyorum. Hangi sendika olursa (iktidara yakın sendika üyesi bile olsa) olsun hiçbir çalışanın ekonomik ve hukuk dışı davranışla mağdur olmaması için yıllarca mücadele ettim. Bu teknoloji çağında, geçmiş böyle olayların çok yaşandığı, tarihin tekerleğini geriye götürmeye, tersine döndürmeye çalışanlara izin vermeyeceğimizi söylemeliyiz.
Gelin sorunları birlikte çözelim diyeceğim ama ben artık emekli birisiyim. Ona rağmen aynı tarafta olanlar, doğru şeylerin yapılması ve sözünüzün dinlenmesi için var olan güçleri birleştirmek gerekiyor. Doğru olan budur. Ne olursan ol, kim olursan ol (yönetici-çalışan) insan karar verirken iyi düşünmeli. Sonuçta ya başı dik olacaksın, yada eğik. Zor dönemlerden geçerken ortası yoktur bunun.
Mücadele eden kaybedebilir. Ama mücadele etmeyen çoktan kaybetmiştir. Çıkarsız gönlü geniş insanları seviyorum, vefakar insanları, kusur kapatanları, kendi gibi davrananları, başkası olmayanları SEVİYORUM.
Yaşım değil yaşadıkların öğretir sana hayatı. Bu ve buna benzer tüm haksızlıkların da takipçisi olmayı sürdüreceğimizi, tüm zorluk ve aşılması gereken engellere rağmen kamuoyunu bilgilendirme sorumluluğunu geçte olsa yazarak duyurmayı görev sayıyorum.
Emekli Öğretmen Rıdvan YÜCE
YAZARLAR
Yayınlanma: 02 Nisan 2021 - 10:30
Nisan 1 şakası gibi
Köy Enstitülerinde bilmeyi, öğrenmeyi, düşünmeyi, soru sormayı, aklını kullanmayı öğretiyorlardı
YAZARLAR
02 Nisan 2021 - 10:30
EDİTÖR
İlginizi Çekebilir