Birçoğunuzun bildiği gibi sadece gazete ve televizyonlarda yer almıyorum. Aynı zamanda bir siyasi parti il başkanı ve parti meclisi üyesiyim ve yine bir sivil toplum örgütünün de başkanlığını yapmaktayım. Ana iş kolum gıda toptancılığı ve yayıncılık.
Bitirdiğimiz yılın Mart ayında ne yazık ki Çanakkale sebze meyve halinde çıkan büyük yangında benim ve beş esnaf arkadaşımızın iş yerlerimiz tamamen yandı. Tüm demirbaşlarımız, içeride ki mallarımız, kayıtlarımız, defterlerimiz kıymetli evraklarımız, çelik kasalarımızın içinde bulunan maddi manevi kıymetlerimiz tamamen kül oldu. İş yerlerimiz kullanılamaz hale geldi. Öyle küçük bir yangın değildi yaşadığımız, tam bir felaketti. Belediye Başkanımız Sayın Ülgür GÖKHAN’ı da panikleten bir yangındı bu çünkü bizleri en azından bir süreliğine de olsa konuşlandırmak gerekiyordu. Yani yangın hiçbir şey bırakmamıştı geriye. Allah’tan ki o anda boş olan eski Carrefour binası Başkanın aklına geldi geçici bir çözümle ticarete tutunmaya çalıştık.
Yangının sabahında ziyaretçi akınına uğradık. Oda Başkanımız, Odalar Birliği Başkanımız, Dernek Başkanları, Muhtarımız, Ticaret Odası Başkanımız, değerli Valimiz, gazeteciler, meraklı halk tarafından geçmiş olsun ziyaretleri gerçekleşti. Belediye Başkanımız günde iki kez gelerek yanımızda yer aldı ve bize yangının sıçramadığı ama içinde esnaf olmayan dükkanları açarak faaliyetimizi yürütmemizi sağladı ancak sorunlar bitmiyordu. O dükkanlar da elektrik ve su yoktu, kantarlarımızı aküler vasıtasıyla çalıştırıyorduk. Bu durumda değerli Başkanımız bizi bir hafta gibi kısa bir sürede hazırladığı Carrefour binasına taşıdı ve geçici çözüme kavuştuk. Süreç içerisinde tüm saydığım başkanlar tekrar tekrar ziyaretimize geliyorlardı ve vaadlerde bulunuyorlardı. Her gelen Başkan da yanında ya gazeteci yada gazetelere servis yapmak amacıyla bir fotoğrafçıyla geliyor ve bol bol fotoğraf çektiriyorlardı. Burada Ticaret Odası Başkanımız Sayın Selçuk Semizoğlu'nu ayrı tutmak istiyorum, tek başına yanında gazeteci yada fotoğrafçı olmadan geldi ve hiçbir vaadde bulunmadan üzüntümüze ortak olarak ve bizim tüm sorunlarımızı dinleyerek gerçekçi bir yaklaşım gösterdi. En azından dürüst davrandı. O yüzden kendisini burada yazdıklarımın dışında tutarak tenzih ederim ki biz tanışmıyorduk tarafımıza yaptığı ziyaretine kadar ve o ziyaretten sonra da bir daha da bir araya gelmedik.
Bağlı bulunduğumuz oda başkanımız bizden yangınla ilgili birer dosya istedi odalar birliği başkanımıza ileterek gereken yardım çalışmasının başlatılacağını söyledi. Dosyalarımızı kısa sürede hazırladık ve oda başkanımıza sunduk. Değerli Başkan dosyalarımızı ne yaptı bilemiyorduk. Birlik Başkanımızı ne zaman arasak dosyalar gelmedi diyordu, oda başkanımız ise dosyalarımıza bir üst yazı hazırlamakla meşguldü her seferinde. Biz artık bu komedyadan sıkılmıştık ve kaderimize yalnız başımıza göğüs gerdik.
Sonra birlik başkanı değişti ve yeni birlik başkanını sosyal medya üzerinden tebrik ederek başarılar diledik ama konuyu hiç kendisine açmadık çünkü artık örgütlere olan inancımız kalmamıştı. Bir gün ne yazık ki Lapseki’de bir başka yangın daha oldu. Lapseki şoförler odasının bürosunda hasar meydana geldi ve yeni birlik başkanımızı yangından etkilenen odaya yardım elini uzatırken yine sosyal medyada izledik. Eleştirel bir yorum yaptım ve karşılığında yeni birlik başkanımızdan bir sitem yorumu aldım.
Göreve geldiğinde ilk olarak bizim dosyamızı incelediğini yazmıştı. Yani oda başkanımız birlik başkanına dosyayı iletmişti ve bizler bunu bu yolla öğrenebilmiştik aylar sonra. Yeni başkan yorumunda gerekenin yapılacağını belirtmiş ve beni eleştirmişti. Şimdi bakıyorum da o günkü yorumlara, ne hikmetse silinmiş, yok!...
Geçtiğimiz hafta ne yazık ki bir lokantada yangın meydana geldi. Esnaf arkadaşımızın zararı büyük ve kendisini en iyi biz anlarız çünkü yaşadık bunu. Bir kez daha geçmiş olsun. Yangın sonrasında bir de baktık ki değerli birlik başkanımız yine bir fotoğraf karesinde koşar adım yangın yerine intikal ediyor. Esnafa gereken yardım yapılacaktır açıklaması fotoğrafın ekinde. Yorum yaptım ve sadece güldüm yorumumda. Dört kahkaha ifadesi. O kadar. Sadece güldüm…
Felaket insana acı veriyor, şevkini kırıyor ve umutlarını erteletiyor. Felaketi yaşayan yanında dostlarını elbet buluyor ama en büyük şefkati devletinden bekliyor. Devlet çaresizce felaketi yaşamış vatandaşının yanında olmayacakta ne zaman varlığını hissettirecek. Devletin vatandaşına ulaşma yöntemi olan meslek odaları ve sivil toplum örgütleri aidat toplama merkezleri haline gelmiştir. Vatandaş o kuruluşlar vasıtasıyla devletin şefkatli dokunuşunu hissetmeliyken, bulunduğu makamın hakkını veremeyen hazımsız idarecilerle laf ebeliğine girme zorunluluğunda bırakılmıştır. Unutulmamalıdır ki; devlet vatandaşının yanında olduğunda devlettir.
YAZARLAR
Yayınlanma: 14 Ocak 2019 - 14:14
Odalar, Birlikler, Başkanlar…
Birçoğunuzun bildiği gibi sadece gazete ve televizyonlarda yer almıyorum
YAZARLAR
14 Ocak 2019 - 14:14
EDİTÖR
İlginizi Çekebilir