Kişinin geçmişteki deneyimleri ve başarısız sonuçlarla karşılaşması durumunda ortaya çıkan başarısızlığı kökten kabullenme durumuna öğrenilmiş çaresizlik denir. Kişi göstermiş olduğu çabaların sonuca ulaşmaması durumda, sonucu bir daha asla değiştiremeyeceğine inanmasıdır. Kişi deneyimlediği başarısızlığı öylesine güçlü bir şekilde kabullenir ki başarısızlığın önündeki tüm engeller ortadan kalksa dahi engelin kalkmış olduğunu fark edemez. Çünkü kişinin başarısız olacağına dair kökten bir kabulleniş durumu vardır. Uzun süre bu durumu yaşayan kişiler: “Ne yaparsam yapayım sonuçta hiçbir şey fark etmiyor.", "Hangi işim düzgün gitti ki bu gitsin!", "Sınavda yeterli not alamadım, çalışsam da başarılı olamayacağım", “Ne olursa olsun yapamayacağım.” gibi olumsuz genellemeler yapar. Kişi karşılaştığı stres verici durumu değiştiremeyeceğine inandığından bu stres verici durumu kontrol etme ve değiştirme fırsatı olsa dahi değiştirmeyi denemez. Öğrenilmiş çaresizliğin gelişmesi için kişinin bizzat kendisi tekrarlayan olumsuz deneyimler yaşaması gerekmez, çevresinde bu durumu yaşayan birini izlemesi de yeterli olabilir. Günlük yaşantımızda bazen gerçek çaresizlikler yaşayabiliriz. Çözüm üretmekte zorlanabiliriz ya da çözümü yoktur ve çaresiz kalabiliriz. Öğrenilmiş çaresizliği gerçek çaresizlikle karıştırmamak gerekir. Öğrenilmiş çaresizlikte, kişi gerçekten çaresiz olmadığı halde, çaresiz olduğuna inanarak, çözebileceği sorunu çözmek için hiç şey yapmamasıdır. Örneğin; kişi sınavda başarısız oldu ve ders çalışma isteği azaldı. Sonraki sınavda başarılı olmak için gerekli çalışmaları yaparsa, sınavda başarılı olma ihtimali olsa dahi “Nede olsa başarılı olamayacağım.” düşüncesi ile ders çalışmaz. Öğrenilmiş çaresizliğin nedenleri arasında baskıcı ebeveyn tutumları, sürekli eleştiri alma, kendine olan güven sorunları, olumsuz çevre koşulları, başarılı sonuçların motive edilmemesi, yeniliklere açık olmama, sürekli aşağılanma, hor görülme ve stresli iş veya aile ortamı gibi etkenler sayılabilir. Kişiler öğrenilmiş çaresizlik yaşadıklarında hayata dair heveslerini kaybederler. Özgüvenleri düşer. İsteklerine ulaşabilmenin kendi ellerinde olmadığını öğrendiklerinden kendi isteklerine karşı ilgisizleşir, isteklerini değersizleştirir. Motivasyonsuzluk, uyumsuzluk, depresyon, umutsuzluk, kronik mutsuzluk gibi sorunlar yaşayabilirler.
Klinik Psikolog Duygu Engin
www.psikologduyguengin.com
www.psikologduyguengin.com