Kıymetli bir hafta... Bilhassa biz öğretmenler için. Kasım ayının sonuna doğru bir heyecan kaplar öğretmenlerin içini. Kim umursamıyorum derse desin hatırlanmak güzel şey.
Öğretmenliğin ne kadar kutsal bir meslek olduğunu uzun uzun anlatmayacağım size. Bu hafta oldukça maruz kalmışsınızdır zaten bu cümlelere.
Toplumun öğretmene verdiği değerden bahsedelim biz biraz. ‘’Biz öğretmeni gördüğümüzde yolumuzu değiştirirdik.’’, ‘’Öğretmenimiz bize gözünün ucuyla baksa yeterdi.’’ Minvalinde ki anılarını anlatan büyüklerimize muhakkak şahit olmuşsunuzdur. Ya da Fatih Sultan Mehmed Han ile Hocası Akşemseddin ve babası II. Murat’ın aralarında geçen hadiseyi işitmeyeniniz yoktur… Eğiten, öğreten, bilgisini paylaşan, sabreden, seven, kollayan bir kişiye karşı saygı göstermek çok mühim bir şey bence.
İyi de ne ara kaybettik biz bu duyguları ?
‘’Hiç bir şey olamazsan öğretmen ol.’’ dediklerinde mi ?
‘’Hocam öğrencimiz size emanet.’’ demekten vazgeçip,
‘’Sen asma suratını yavrum, ben sorarım öğretmenine.’’ demeyi tercih ettiğimizde mi ?
‘’Ödevlerinin hepsi bitecek, önce ben kontrol edeceğim.’’ demektense,
‘’Hocam yaptıramıyorum ben ödev vallahi.’’ demeyi yeğlediğimizden mi?
‘’Köyümüze 2. Öğretmen geldi, çok da iyi oldu 1 ve 2’leri O okutacakmış, 3,4,5’i diğer öğretmen okutacakmış.’’ Derken,
‘’Falanca okula, filanca öğretmen gelmiş, ben orayı adres göstereceğim bizim okulda ki öğretmen iyi değil.’’ Demeyi seçtiğimizde mi ?
2 bayan sohbet ederlerken kulak misafiri oldum. Biri ‘’Ablam oğlunu anaokuluna yazdırmış, ne gereği var ki ? Al kırtasiyeden bir anaokulu seti evde kendin göster dedim’’ dedi. Diğeri de ne kadar haklı olduğunu onayladı. Acaba böyle düşündüğümüzden mi?
Sahi hangisi, hepsi mi ? Yoksa hiç biri mi ? Nedeni hangisi olursa olsun öğretmene ve öğretmenlik mesleğine eskisi gibi sahip çıkılmadığı aşikar değil mi ?
Bazı meslekler vardır, sonuca somut ve daha çabuk ulaşılır. Kimisi kalıcıdır, kimisi geçici… Toplum olarak daha çok rağbet ederiz biz bu mesleklere ve sahiplerine. Belki daha iyi bir yaşantı sunduğundan, belki sonuçlarına hızlı ulaşıldığından bilinmez. Ama öğretmenlik kimseye böyle harika yaşantılar vaat etmiyor. Bu mesleği seçenler de bu bilinçle adım atıyor eğitim dünyasına. Başkalarının başarılarıyla, mutluluklarıyla mutlu olma hazzına vakıf olabilmek için..
Tam da bu noktada öğretmenliği Arif Hikmet Par şöyle tanımlıyor: ‘’Öğretmen, taze ruhları işleyen ustadır. Nesiller yaratır; ülkeler değil, gönüller fetheder.’’ 24 Kasım’da ilk okul öğretmenimi aradım. Ailemin beni ona emanet edişinin üzerinden 20 yıl geçmiş, telefonu açtığında duyduğum ses 20 yıl önceki ile aynıydı. Benden önce nicelerinin hayatına dokunmuş, nasip olursa benden sonra da nicelerinin hayatlarına dokunmaya devam edecek. Hala 20 yıl önce ki o heyecanıyla öğrencilerinden bahsediyor, nasıl daha faydalı olabiliriz diye çabalıyordu.
Bir kez daha ellerinizden öper, saygılarımı sunarım öğretmenim.
Aliya İzzetbegoviç ile veda edelim bu hafta,
“Yeryüzünün öğretmeni olabilmek için gökyüzünün öğrencisi olmak lazım” demiş kendisi.
Gökyüzünde bir öğrenci olabilmek, öğrenci kalabilmek ümidiyle…
Hepinize sağlıklı, mutlu, huzurlu bir hafta dilerim.
Kalın sağlıcakla…
Öğretmenliğin ne kadar kutsal bir meslek olduğunu uzun uzun anlatmayacağım size. Bu hafta oldukça maruz kalmışsınızdır zaten bu cümlelere.
Toplumun öğretmene verdiği değerden bahsedelim biz biraz. ‘’Biz öğretmeni gördüğümüzde yolumuzu değiştirirdik.’’, ‘’Öğretmenimiz bize gözünün ucuyla baksa yeterdi.’’ Minvalinde ki anılarını anlatan büyüklerimize muhakkak şahit olmuşsunuzdur. Ya da Fatih Sultan Mehmed Han ile Hocası Akşemseddin ve babası II. Murat’ın aralarında geçen hadiseyi işitmeyeniniz yoktur… Eğiten, öğreten, bilgisini paylaşan, sabreden, seven, kollayan bir kişiye karşı saygı göstermek çok mühim bir şey bence.
İyi de ne ara kaybettik biz bu duyguları ?
‘’Hiç bir şey olamazsan öğretmen ol.’’ dediklerinde mi ?
‘’Hocam öğrencimiz size emanet.’’ demekten vazgeçip,
‘’Sen asma suratını yavrum, ben sorarım öğretmenine.’’ demeyi tercih ettiğimizde mi ?
‘’Ödevlerinin hepsi bitecek, önce ben kontrol edeceğim.’’ demektense,
‘’Hocam yaptıramıyorum ben ödev vallahi.’’ demeyi yeğlediğimizden mi?
‘’Köyümüze 2. Öğretmen geldi, çok da iyi oldu 1 ve 2’leri O okutacakmış, 3,4,5’i diğer öğretmen okutacakmış.’’ Derken,
‘’Falanca okula, filanca öğretmen gelmiş, ben orayı adres göstereceğim bizim okulda ki öğretmen iyi değil.’’ Demeyi seçtiğimizde mi ?
2 bayan sohbet ederlerken kulak misafiri oldum. Biri ‘’Ablam oğlunu anaokuluna yazdırmış, ne gereği var ki ? Al kırtasiyeden bir anaokulu seti evde kendin göster dedim’’ dedi. Diğeri de ne kadar haklı olduğunu onayladı. Acaba böyle düşündüğümüzden mi?
Sahi hangisi, hepsi mi ? Yoksa hiç biri mi ? Nedeni hangisi olursa olsun öğretmene ve öğretmenlik mesleğine eskisi gibi sahip çıkılmadığı aşikar değil mi ?
Bazı meslekler vardır, sonuca somut ve daha çabuk ulaşılır. Kimisi kalıcıdır, kimisi geçici… Toplum olarak daha çok rağbet ederiz biz bu mesleklere ve sahiplerine. Belki daha iyi bir yaşantı sunduğundan, belki sonuçlarına hızlı ulaşıldığından bilinmez. Ama öğretmenlik kimseye böyle harika yaşantılar vaat etmiyor. Bu mesleği seçenler de bu bilinçle adım atıyor eğitim dünyasına. Başkalarının başarılarıyla, mutluluklarıyla mutlu olma hazzına vakıf olabilmek için..
Tam da bu noktada öğretmenliği Arif Hikmet Par şöyle tanımlıyor: ‘’Öğretmen, taze ruhları işleyen ustadır. Nesiller yaratır; ülkeler değil, gönüller fetheder.’’ 24 Kasım’da ilk okul öğretmenimi aradım. Ailemin beni ona emanet edişinin üzerinden 20 yıl geçmiş, telefonu açtığında duyduğum ses 20 yıl önceki ile aynıydı. Benden önce nicelerinin hayatına dokunmuş, nasip olursa benden sonra da nicelerinin hayatlarına dokunmaya devam edecek. Hala 20 yıl önce ki o heyecanıyla öğrencilerinden bahsediyor, nasıl daha faydalı olabiliriz diye çabalıyordu.
Bir kez daha ellerinizden öper, saygılarımı sunarım öğretmenim.
Aliya İzzetbegoviç ile veda edelim bu hafta,
“Yeryüzünün öğretmeni olabilmek için gökyüzünün öğrencisi olmak lazım” demiş kendisi.
Gökyüzünde bir öğrenci olabilmek, öğrenci kalabilmek ümidiyle…
Hepinize sağlıklı, mutlu, huzurlu bir hafta dilerim.
Kalın sağlıcakla…