Artık ekmekler tost yapıldığında nar gibi kızarmıyor. Tost için ekmeğin arasına koyduğumuz kaşarlarda da eski tat yok. Erimiyor bile bazı markalar. Erimeyi başaran kaşarlar ise plastikimsi bir görünüme bürünüyorlar. Sucuklara zaten hiç güven yok artık. Et bile değil çoğu marka. Etiketinde yazanlar kimseyi ikna edemiyor. Salam ve sosisler de aynı durumda. Hiçbirimiz güvenerek şarküteri ürünü tüketmiyoruz. Ne ballar bal, ne tereyağları tereyağı… İşimiz gücümüz ne idüğü belirsiz marka ürünleri tüketmek. Başka bir şansımız var mı? Ben bulamıyorum. Şimdi bana diyeceksiniz ki; efendim biz köyde kendimiz… Hadi canım sizde, her zaman mı? Hep mi? Hepsini mi? Bu gerçek olsa da çok istisnai bir durum. Yani mesela, geçen gün Yeniköy’de bir bakkalda su alıyorum, sanayi tipi yumurta satılıyor, her marka peynir var, salam, sosis, sucuk ve tereyağı da mevcut. Ekmek hatta hatta yufka gördüm bir başka köyde bulunan köy bakkalında iyi mi? Yani, şehir efsanesi o köyde yapılan sağlıklı gıdalar. Bir veya iki tüketimlik olabilir ama sürekli mi? Değil ne yazık ki.
Hep yazıyorum ya, üretimden uzaklaştık diye, işte bir kez daha ortada, ne yazık ki köylerimizde bile evlerde tüketilen şarküteri ürünleri hazır ve şehirdekilerle aynı. Hatta, bir başka şehrimizde şahit oldum birkaç yıl önce, şehirlerde çok ucuz fiyata satılan merdiven altı bir salam, o köyde en iyi markadan daha yüksek fiyata satılıyordu. Çünkü tek bakkal ve en ucuza alıp en pahalıya satacak pazarı yakalamış bir kez.
Artık her şeyimiz sanayileşmiş durumda. Hem de GDO’lu gıdalar ile sanayileşme yaşandı ülkemizde. Durum aynı şekilde de sürüp gitmekte. Lezzet kalmadı gıdalarımızda. Güvenimiz yok yediklerimize karşı. Önümüze gelen hazır gıdaların hepsinde raf ömrünü uzatmak için kullanılan katkı maddeleri var ve biz bunların ne olduklarını, ne şekilde bize zararlar verdiklerini bildiğimiz halde çaresizce tüketiyoruz ve çocuklarımıza da tükettiriyoruz. Çünkü artık üretim maliyetleri çok yüksek ve bu tip şarküteri ürünlerinin üretilmesi büyük sermayedara bırakılmış durumda. Büyük kuruluşlar da fabrikasyon ürünlerini entegre tesislerde üretip katkı maddesi ile yine büyük marketler başta olmak üzere ülkenin dört bir yanına gönderiyorlar. Küçük üretici ise, maliyetleri düşürmek için birçok üretim aşamasında tavizler vererek kaliteyi ve insan sağlığı için gereken şartları oluşturamıyor ve kısır döngü bu şekilde başlıyor.
Bu ülkenin acilen tüm yurt sathına yayılan bir üretim hamlesine ihtiyacı var. Sağlığımızı tehdit eden sağlıksız gıdalardan korunmaya, poşet, plastik gibi doğayı tehdit eden paketleme ve sunum malzemelerinden kurtulmaya ihtiyacımız var. İnsanca yaşamak için önce insan olmanın ne demek olduğunu anlaması gereken bir Türk halkı oluştu ne yazık ki son yıllarda. İnsan olmak, insana verilen değeri yaşayabilmek, vatanında birey olarak sayılabilmek, Suriyeliler kadar bile olsa bazı insanca hakların devlet tarafından Türk halkına da sağlandığını görebilmek belki de bazı olumlu gelişmelerin başlangıcı olacaktır.
Bizim çocuklarımız da Suriyeliler gibi sınavsız üniversitelere girebilseler, parası okuyabilseler, ailelerimiz Suriyeliler gibi yardımlar alsa, küçük üretici onlar gibi vergi muafiyetleri ile işlerine devam etseler…
Olmaz değil mi?
YAZARLAR
Yayınlanma: 01 Temmuz 2019 - 10:17
Olmaz değil mi?
Artık ekmekler tost yapıldığında nar gibi kızarmıyor
YAZARLAR
01 Temmuz 2019 - 10:17
EDİTÖR
İlginizi Çekebilir