Çocuktuk hepimiz. Aynı mahallenin çocukları. Hakan, Murat, Yıldır, Kadir, Yalçın, Yavuz, Yüksel, Mesut, Cafer, Altan, Doğan….Ve tabi ki ben. Yoktu öyle sapıklar falan 70’ler de, organ mafyası da yoktu. Oynardık akşama dek apartmanların arasındaki mahallemizde. Saklambaç, körebe, yakan top, futbol…… Kibrit kutularının sırtları bizim için birer iskambil kağıdı olurdu yada yağan yağmurun oluşturduğu çamur. Heykeller falan yapardık, kap kacak işte. Ne olursa.
Sonra, bir gün mahalleye bir çeşme yaptırdı zenginin biri, su içmek ne büyük zevkti o çeşmeden. Kana kana, doya doya. Nasıl lezzetliydi o çeşmenin suyu! Halen menarı genzimde adeta.
Her birimiz bir yana savrulduk. Bütün günü birlikte geçiren bizler belli bir yaştan sonra yitik dostlar olduk birbirimize sebepsiz. İstanbul’un değişen yüzüydü bu 90’larla birlikte ve furya bizi de etkisi altına almıştı.
Hakan’la beraber pilot olacaktık ve Murat’ı da aramıza alıp Bermuda Şeytan Üçgeninin sırrını çözecektik. Kocaman adam olunca. Ha birde; Kaşıkçı Elması’nı Topkapı Sarayı’ndan çalıp daha sonra da iade edecektik. Sadece filmlerdeki gibi yapabiliyoruz diye hava atıp Topkapı Sarayı’nın emniyeti ile alay edecektik. Çocuktuk işte bizde, tıpkı sizler gibi.
Bu arada yıllar geçtikçe teknoloji de ilerledi ve dünyada neredeyse açıklanamayan pek bir şey almadı. Bizim Bermuda Şeytan Üçgeni’de gizemini yitirdi yani. Her şeyin sebebi doğalgazmış. Evetevet doğalgaz, tüm o kaybolan gemiler, uçaklar doğalgaz sebebiyle yok olmuşlar. Bize gerek kalmadan çözülmüş yani olay. Vay beeee, geç büyümüşüz.
Evet, çocuk olmak böyleydi eskiden, zor büyünür dibine kadar yaşanırdı. Oysaki şimdi çocuklar hemen büyümek zorunda, yoksa zarar görüyorlar. Bakıcısı ayrı, analığı ayrı, öz anası ayrı. Hepsi bir dert birader. Eline oklavayı alan….
Biz Kaşıkçı Elması’nı Topkapı Sarayı’nda bırakıp, şeytan üçgeninin sırrını googledan öğrenirken elin oğlu boş durmayıp interneti geliştiriyor, bilgisayarlar sayesinde uzayı dinliyor ve artık bu teknoloji ileiyice küçülen dünyaya bir alternatif arıyordu. Kara deliği keşfettiler, nötron yıldızlarının sesini dinleyip kaydettiler, marsa Pathfander’ı gönderip resimlerini incelediler. İyonosfer’i kullanıp sismik savaş teknolojileri geliştirdiler.
Bizler halen Osmanlı’nın gerçek çöküş sebebini kavrayamazken onlar atomu parçaladılar, bizler hisseli harikalar kumpanyaları ile panayırlar ile eğlenirken onlar bizim beyinlerimizi subliminal reklamlarla eğitmek için Hollywood endüstrisini yarattılar. Karadeniz’de tabancayı evde bile yaparız biz diye övünürken onlar içinde kırk bin deniz piyadesi olan uçak gemilerini düzineyle okyanusa saldılar. Biz yavru vatanı kazanmak isterken ve bununla avunurken, onlar hep savaştılar ama kendi topraklarında hiç savaş mermisi atmadılar.
Kim mi onlar? Egemen güçler. Ülkeleri yok, zaten önemi de yok. Önemli olan insanları kontrol altında tutabilmek için gerekli olan en önemli materyalın kontrolünü ellerinde tutmaları. PARA. Bunu başarıyorlar da zaten. Bu sayede hepimiz onlar için birer pil görevi görüyoruz. Bazen canımız, bazen de kanımız işlerine yarıyor.
Peki, bizler çocukken onlar çocuk değiller miydi? Çocuktular elbet. Bizler fasulye sayarken onlar Pİ sayısının gereğini öğreniyorlardı. Bizler taç yaprakları öğrenirken COROLLA’yı öğreniyorlardı. Bizler fotosentezi okurken onlar havanın içinden suyu ayrıştırıyorlardı. Bizler ezberlerken onlar deneyerek ve gözlemleyerek kimi zaman şahit oluyorlar, kimi zaman ise geliştirmiş oluyorlardı.
İşte o yüzden onların adını koydukları COROLLA’yı biz sadece araba markası sanıp sistemin elimize tutuşturduğu kadar para ile satın alıp biniyorduk. Bizim için araba markası, onlar içinse hayatta kalmanın yöntemiydi COROLLA.
Benim çocukluğumu kızım yaşayamadı, onun çocukları da yaşayamayacak. Dünyanın yapay hali artık eskiyi imkansız kılmakta. Bunun çıkışı Hollywood endüstrisine dur demekten geçiyor, Acun’a dur demekten geçiyor, yıkanan beyinlerimizin biraz dinlenip kurutulmaya ihtiyacı var. Yeni neslin beyin erozyonuna uğramasını istemiyorsak bunları sağlamalıyız ki o nesil üretebileceği bir yerli otomobile marka olarak “imza” gibi bir saçma isim yerine PETAL gibi bir şaheserle ses verebilsin.
YAZARLAR
Yayınlanma: 31 Ekim 2018 - 19:05
Petal
Çocuktuk hepimiz
YAZARLAR
31 Ekim 2018 - 19:05
EDİTÖR
İlginizi Çekebilir