“Bir iki tane zehirli mantar bütün yemeği zehirler”
[spot]Çanakkale’de kilosu 200 liraya kadar çıkan mantar mevsimin gözdesi. Doğada yetişen mantarları toplayan, pazardakileri satın alan vatandaşların dikkat etmesi gereken noktaları Kalem Gazetesi’ne açıklayan Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Anabilim Dalı Bölümü Öğretim üyesi Prof. Dr. Harun Baytekin mantar toplama işinin profesyonellik gerektirdiğini belirterek, “Yurdun dört bir tarafında mantardan zehirlenme haberleri geliyor. Belli ki bilmedikleri zehirli mantarları da toplayıp geliyorlar. Gerçi hepsini doğru toplasalar bile bir iki tane zehirli mantar bütün yemeği zehirler” dedi.
[/spot] Mevsimlerin mantar üzerindeki etkisi anlatan Prof. Dr. Harun Baytekin, “İki yıldır bölge güz kurağı yaşıyor. Sonbaharda yağmur yağmıyor. Normal şartlarda Ekim atında düşen yağışlar, mantar türlerinde misel oluşumunu hızlandırır. Oransal nemin yükselmesi, çiğ şeklindeki yağışlar mantar gelişimi için nemli ortamlar oluşturur. Lodosla birlikte denizden gelen ılıman ve nemli hava da mantar gelişimini hızlandırır. 2022 yılı yaz sonunda meydana gelen yağışlar yüksek kesimlerde mantar oluşumunu destekledi ise de Aralık ayında düşen yağışlar ve ardından ılıman, aynı zamanda nemli hava batı bölgelerinde mantar ve melki oluşumunu destekledi. Her ne kadar birkaç defa kırağı yağmış olsa da mantar gelişimi için havalar uygun gitti. Kışın ortasına gelmemize rağmen hala ormanlık alanlarda bol miktarda melki toplanıyor” dedi. “Yurdun dört bir tarafında mantardan zehirlenme haberleri geliyor” “Batı bölgelerinde mantar türleri köylüler tarafından biliniyor ve tanınıyor” ifadelerini kullanan Baytekin, “Ancak mantar ve melki kültürünü aktarmada zincir kopmak üzere. Yaşlılar artık çok fazla gezemiyor. Genç nüfus da gerek eğitim hayatı gerekse şehirde yaşama nedeniyle kırsaldan uzaklaştı. Ninelerinin, dedelerinin yaptığını taklit etmeye, hafta sonları kırlara çıkıp mantar ve melki toplamaya çalışıyorlar. Ancak yurdun dört bir tarafında mantardan zehirlenme haberleri geliyor. Belli ki bilmedikleri zehirli mantarları da toplayıp geliyorlar. Gerçi hepsini doğru toplasalar bile bir iki tane zehirli mantar bütün yemeği zehirler. Sonbaharda önce çimen mantarı çıkar. Kültürü de yapılan bu türü hemen herkes tanımaktadır. Şemsiye şeklinde olan bu mantarın küçükleri kapalı şemsiyeye benzer. Şapkanın altı pembe renklidir. Üstü beyaz ve kenardan çekildiğinde kolay soyulur. Yaşlandığında şapkanın üstü beyazlığını kaybederken altı da siyahlaşır. Zehirli olmamakla birlikte çimen mantarının yaşlanmışlarını tüketmemekte yarar vardır. Çimen mantarının bulunduğu alanlarda yine şapkalı ama şapkası daha büyük, sapı daha uzun bir mantar türü daha bulunur. Ölüm meleği adı verilen bu tür dünyanın en zehirli mantarıdır. Toplanmaması gerekir. Nadir de olsa bazı yerlerde kavak çürüntülerinde istiridye mantarına rastlanabilir. Bunun da kültürü yapılmaktadır. Nadir bulunan bir mantar türüdür. Çok lezzetlidir. Çimen mantarı sezonu bittiğinde beyaz melki sezonu başlar. Kuzeye bakan bölgelerde davulgu, meşe, pırnal gibi türlerin yoğun olduğu bitki örtüsünde kendini gösterir. Bu türe bazı bölgelerde pırnal melkisi adı da verilir. Şapka ters şemsiye şeklindedir. Şapkanın altı da üstü de beyazdır. Tazeleri son derece lezzetlidir. Yaşlanınca sapın şapkaya bağlandığı kısımdan kurtlanmaya başlar. Beyaz melkinin bulunduğu alanlarda cincile adı verilen melki türü de çıkar. Aralarında bir haftalık süre vardır. Melki türleri içerisinde en lezzetlisidir. Sotesi et soteye benzetilir. Şapkanın üzeri kirli beyaz veya griye yakındır. Beyaz melkiden sonra sünger melkisi çıkmaya başlar. Zehirli olmamakla birlikte şapkanın üst kısmı soyularak tüketilmesi gerekir. Genelde tüketilmez. Kurutularak önemli miktarlarda ihracatı vardır. Şapkanın altı süngerimsi bir yapıda olduğu için bu ad verilmiştir. Ormanlarda, özellikle çamlık alanlarda en fazla çıkan çam melkisidir. Kanlıca, Çıntar, Kırmızı melki de denilen bu tür oldukça fazladır. Ters şemsiye şeklindeki şapkanın hem altı hem üstü kırmızıdır. Aynı yerlerde mor melki de bol bulunur. En fazla tüketilen türdür. Fırına sürüldüğü gibi, sotesi de sıklıkla yapılır. Kırmızı melkinin bulunduğu yerlerde, kırmızı melkiye benzeyen bir tür daha bulunur. Bu türün kırılan yerlerinden beyaz, koyu, süt kıvamında bir sıvı çıkar. Son derece zehirli bir mantardır. Bazı bölgelerde tirmit mantarı olarak bilinen türü yenmekle birlikte bunların çoğu zehirlidir. Sütü ele bulaştığında dahi temizlemekte yarar vardır. Nadir de olsa kırmızı melkinin bulunduğu alanlarda karnabahara benzeyen ve çiçek melkisi adı verilen bir tür daha bulunur. Farklı türleri vardır. Sadece sarıya yakın renkte olanlar yenebilir. Diğerleri zehirlidir. Mantar ve melki toplamaya mutlaka bilen birileri ile çıkmakta yarar vardır. Yanlışlıkla toplanacak zehirli türler zehirlenmelere neden olabilir. Çok tüketildiğinde ölüm riski yüksektir. Mantar zehirlenmelerinde, baş dönmesi, uyuma isteği, mide bulantısı, ağızda metal tadı gibi belirtiler görüldüğünde acilen hastaneye gidilmelidir. Süt içme, yoğurt yeme gibi uygulamaların faydası yoktur. Hastanede zehirlenen kişi kusturularak, midesi temizlenmekte ve serumla bol sıvı verilerek hayata bağlanmaya çalışılmaktadır” dedi.
[/spot] Mevsimlerin mantar üzerindeki etkisi anlatan Prof. Dr. Harun Baytekin, “İki yıldır bölge güz kurağı yaşıyor. Sonbaharda yağmur yağmıyor. Normal şartlarda Ekim atında düşen yağışlar, mantar türlerinde misel oluşumunu hızlandırır. Oransal nemin yükselmesi, çiğ şeklindeki yağışlar mantar gelişimi için nemli ortamlar oluşturur. Lodosla birlikte denizden gelen ılıman ve nemli hava da mantar gelişimini hızlandırır. 2022 yılı yaz sonunda meydana gelen yağışlar yüksek kesimlerde mantar oluşumunu destekledi ise de Aralık ayında düşen yağışlar ve ardından ılıman, aynı zamanda nemli hava batı bölgelerinde mantar ve melki oluşumunu destekledi. Her ne kadar birkaç defa kırağı yağmış olsa da mantar gelişimi için havalar uygun gitti. Kışın ortasına gelmemize rağmen hala ormanlık alanlarda bol miktarda melki toplanıyor” dedi. “Yurdun dört bir tarafında mantardan zehirlenme haberleri geliyor” “Batı bölgelerinde mantar türleri köylüler tarafından biliniyor ve tanınıyor” ifadelerini kullanan Baytekin, “Ancak mantar ve melki kültürünü aktarmada zincir kopmak üzere. Yaşlılar artık çok fazla gezemiyor. Genç nüfus da gerek eğitim hayatı gerekse şehirde yaşama nedeniyle kırsaldan uzaklaştı. Ninelerinin, dedelerinin yaptığını taklit etmeye, hafta sonları kırlara çıkıp mantar ve melki toplamaya çalışıyorlar. Ancak yurdun dört bir tarafında mantardan zehirlenme haberleri geliyor. Belli ki bilmedikleri zehirli mantarları da toplayıp geliyorlar. Gerçi hepsini doğru toplasalar bile bir iki tane zehirli mantar bütün yemeği zehirler. Sonbaharda önce çimen mantarı çıkar. Kültürü de yapılan bu türü hemen herkes tanımaktadır. Şemsiye şeklinde olan bu mantarın küçükleri kapalı şemsiyeye benzer. Şapkanın altı pembe renklidir. Üstü beyaz ve kenardan çekildiğinde kolay soyulur. Yaşlandığında şapkanın üstü beyazlığını kaybederken altı da siyahlaşır. Zehirli olmamakla birlikte çimen mantarının yaşlanmışlarını tüketmemekte yarar vardır. Çimen mantarının bulunduğu alanlarda yine şapkalı ama şapkası daha büyük, sapı daha uzun bir mantar türü daha bulunur. Ölüm meleği adı verilen bu tür dünyanın en zehirli mantarıdır. Toplanmaması gerekir. Nadir de olsa bazı yerlerde kavak çürüntülerinde istiridye mantarına rastlanabilir. Bunun da kültürü yapılmaktadır. Nadir bulunan bir mantar türüdür. Çok lezzetlidir. Çimen mantarı sezonu bittiğinde beyaz melki sezonu başlar. Kuzeye bakan bölgelerde davulgu, meşe, pırnal gibi türlerin yoğun olduğu bitki örtüsünde kendini gösterir. Bu türe bazı bölgelerde pırnal melkisi adı da verilir. Şapka ters şemsiye şeklindedir. Şapkanın altı da üstü de beyazdır. Tazeleri son derece lezzetlidir. Yaşlanınca sapın şapkaya bağlandığı kısımdan kurtlanmaya başlar. Beyaz melkinin bulunduğu alanlarda cincile adı verilen melki türü de çıkar. Aralarında bir haftalık süre vardır. Melki türleri içerisinde en lezzetlisidir. Sotesi et soteye benzetilir. Şapkanın üzeri kirli beyaz veya griye yakındır. Beyaz melkiden sonra sünger melkisi çıkmaya başlar. Zehirli olmamakla birlikte şapkanın üst kısmı soyularak tüketilmesi gerekir. Genelde tüketilmez. Kurutularak önemli miktarlarda ihracatı vardır. Şapkanın altı süngerimsi bir yapıda olduğu için bu ad verilmiştir. Ormanlarda, özellikle çamlık alanlarda en fazla çıkan çam melkisidir. Kanlıca, Çıntar, Kırmızı melki de denilen bu tür oldukça fazladır. Ters şemsiye şeklindeki şapkanın hem altı hem üstü kırmızıdır. Aynı yerlerde mor melki de bol bulunur. En fazla tüketilen türdür. Fırına sürüldüğü gibi, sotesi de sıklıkla yapılır. Kırmızı melkinin bulunduğu yerlerde, kırmızı melkiye benzeyen bir tür daha bulunur. Bu türün kırılan yerlerinden beyaz, koyu, süt kıvamında bir sıvı çıkar. Son derece zehirli bir mantardır. Bazı bölgelerde tirmit mantarı olarak bilinen türü yenmekle birlikte bunların çoğu zehirlidir. Sütü ele bulaştığında dahi temizlemekte yarar vardır. Nadir de olsa kırmızı melkinin bulunduğu alanlarda karnabahara benzeyen ve çiçek melkisi adı verilen bir tür daha bulunur. Farklı türleri vardır. Sadece sarıya yakın renkte olanlar yenebilir. Diğerleri zehirlidir. Mantar ve melki toplamaya mutlaka bilen birileri ile çıkmakta yarar vardır. Yanlışlıkla toplanacak zehirli türler zehirlenmelere neden olabilir. Çok tüketildiğinde ölüm riski yüksektir. Mantar zehirlenmelerinde, baş dönmesi, uyuma isteği, mide bulantısı, ağızda metal tadı gibi belirtiler görüldüğünde acilen hastaneye gidilmelidir. Süt içme, yoğurt yeme gibi uygulamaların faydası yoktur. Hastanede zehirlenen kişi kusturularak, midesi temizlenmekte ve serumla bol sıvı verilerek hayata bağlanmaya çalışılmaktadır” dedi.