Yaptığımız her iş enerji ister. Yemek yemek, yürümek, konuşmak gibi. Nasıl olsa her gün yaptığımız şeyler diye düşünüp, basite indirgeyebilirsiniz. Sizlere yemek yiyebiliyor olmanın aslında ne büyük bir hediye olduğunu, yürüyebilmek, konuşabilmek hepsinin Rabbimizin bizlere birer lütfu olduğunu ve nefsimizin çok basit, küçükmüş gibi gösterdiği, ifa edebildiğimiz tüm işler için, eylemler için şükretmek gerektiğini hatırlatmak isterim.
Yemeğe başlamadan önce biz üveysler Euzubesmele söyledikten sonra Ya Hay, Ya Kayyum der ve sonra yeriz. Bunun sebebi ise; “yediğimiz yemekte haram bir lokma var ise beni sorumlu tutma Rabbim, vücuduma zarar verecek ise, beni koru Rabbim” diye dua etmektir. Bunu söyledikten sonra yemeğimize şükrederek, her lokmamıza hamd ederek yemek en güzeli. Mutlulukla yiyorsunuz, sofradaki nimetleri yiyebildiğimiz için, sağlıklı olduğumuz için müteşekkir oluyorsunuz Allah’a. Huzurla yiyorsunuz, daha ne olsun. Sizdeki bu hal hareketlerinizde, yaşantınızda olduğu için, sizle beraber yaşayan insanlara da ulaşıyor. Onların da dikkatini çekiyor ve eviniz huzurla doluyor.
Bizler her halde Allah’a teşekkür etmenin bilincinde olunca bakış açımız genişliyor. Yürürken bile tanıdık, tanımadık herkese selam vermek istiyorsunuz, yüzünüzde gülümseme oluyor, çünkü siz Rabbinizi düşünüyorsunuz. Tüm bu haller ruhunuzdan geliyor. Şükretme hali, kendinizi huzurlu hissetmek, bu hali yaşamak ve başkalarının da yaşamasına vesile olmak. Düşünelim lütfen. Etrafımızda o kadar çok mutsuz insan var ki! İşsiz, maddi yönden sıkıntılı, umudunu yitirmiş.. Umutsuz olmayalım. Allah bizi bırakmaz ki! Allah’ın dinini iş edinenin, tüm işlerini çözerim diyor Rabbimiz. O’nun için o kadar kolay ki her şey. Zorlaştıran, bizleri mutsuz hissettiren nefs. Umutsuz olmak bize yakışmaz. Olumsuz düşünmek olmaz. İlla ki bir yerlerde var, o ışık bizi bekliyor. Zamanı gelince parlayacak. Karanlıkta olduğunu düşündüğün an, Rabbine dön yüzünü. Hemen duaya sarıl. Beni benden iyi bilen Rabbim, bana yardım et de. Lütfen anlayın, başınızda bir sıkıntı var ise eğer; Allah sizinle sohbet etmek istiyor. Sizi kendine davet ediyor. Her imtihan bir çağrı. Çağırıyor sevgiye, aşk ile muhabbete. Benim ne büyük derdim var demek yerine, Benim ne büyük Allah’ım var desek ya!! Kötü düşünüp, hasta düşmek yerine, mutlaka bir ferahlık vereceğini hiç unutmasak ya! 3 gün, 5 gün, 10 gün süren imtihanlar. Benim imtihanım sürekli diyenler var. Kısa olsa sabrederim diyorlar. Sabrı verenin Allah olduğunu unutuyorlar. Rabbim sabretmeyi nasip et, bana yardım et diyelim. İnanın, eğer gerçekten Allah’a teslim olduğunuzu kanıtlarsanız, en ağır imtihanınız 3 gün sürer ve biter. İçinizin yangını en şiddetli 3 gün devam eder. Sonra azalarak söner. Bu 3 günün kıymetini bilin. Allah ile muhabbetinize bakın. Tüm bunları yapabilmenin, fark edip uygulamaya koyabilmenin en kolay yolu Üveys Veysel Karane zikri. Biz üveyslerin kaynağı Rabbimiz. Rabbimize ulaşmanın en kestirme yolu bu zikir. Başka yol yok! Ruhunuzu beslemenin en güzel kaynağı tevhid zikridir. Hele bir tadına varın. Zikretmenin güzelliğini, huzurunu bir tadın. Kendinize şaşırırsınız. Bu muhteşemliği yaşamanızı çok isterim. Yaşarsanız, işte o zaman ne demek istediğimi çok iyi anlayacaksınız ve neden daha önceden bu zikri yapmadım diye çok pişman olacaksınız.
YAZARLAR
Yayınlanma: 03 Aralık 2021 - 09:37
Ruhunuzu hangi kaynaktan besliyorsunuz?
Yaptığımız her iş enerji ister
YAZARLAR
03 Aralık 2021 - 09:37
EDİTÖR
İlginizi Çekebilir