Sadeleşmek hafiflemek demektir, ağırlıklardan kurtulmak demektir ve hayatımız için gerekli ve güzel bir başlangıçtır. Sadeleşmeyi sakın ola azaltmak ya da azalmak olarak algılamayın. Öze inme yolculuğudur sadeleşmek, bunun için de aksine daha fazlasına hâkim olmak ve büyük resmi bilmek gereklidir.
Karışık mı geldi bu cümleler, öyleyse haydi biraz derinleşelim bu konu üzerinde. Sadeleşmeye başlarken elinizde neler var, derli toplu olanlar, dağınık olanlar; hepsine şöyle bir bakmak lazım önce. Elinizde tutmanız gereken parçaları bulabilmek için önce bütün parçaları bilmelisiniz. Toplamadan önce biraz dağıtmak gerekir yani.
Tabi hatırlayacağınız, üzerinden tekrar geçip değerlendireceğiniz deneyimler olsun ya da bu yolculukta yaşayacağınız deneyimler sizi tahmin etmediğiniz yerlere de götürebilir buna da gönüllü ve hazırlıklı olmak lazımdır.
Bazen yoldaki manzaradan, bazen yolculuktaki insanlardan bir şeyler öğrenirsiniz. İnişler ve çıkışların getirdiği hareket aslında bizleri yolda tutan şeydir. Yol almak için her zaman yokuş yukarı tırmanmak gerektiği yanılgısına düşmeden, ilerlemenin peşine düşmektir esas olan. Yolda dağılanlar olabilir, olacaktır da. Olmasına izin vermek de yolculuğun bir parçasıdır. Bazen dağılan bir bavulun içinden unuttuğunuz bir eşya ya da unuttuğunuz bir beceriniz gün yüzüne çıkabilir. Tam ihtiyacınız olan anda yeniden sizinle buluşabilir.
Sadeleşirken ağırlıklardan da kurtulmak lazım, neticede hepimiz yerçekimine karşı yaşıyoruz. Artık bize iyi gelmediği halde bırakmadığımız, adeta tutunduğumuz şeyler olduğunu fark ediyorsak eğer, artık avuçlarımızı açma ve bırakma vaktinin geldiğini hatırlatmalıyız kendimize. İhtiyaç duyuyorsak yardım da istemeli, gerekirse uzaman yardımı da alabilmeliyiz.
Dilde de sadeleşmek gerek. Esas olanı anlatmak için süslü cümlelere hiç lüzum yok. Anlam yaratmak için “çok” gerekmiyor, sadece “gerçek” gerekiyor. En yalın haliyle gerçek olan neyse, saf olan neyse onu tutmalıyız sözümüzde. Sözcüklerin sadeleşmesi çok güçlü etkiler yaratır. Sadeleşebilmek için zamanımızı da daha iyi yönetmeyi öğrenmemiz gerekiyor. Zaman çok değerli ve elimizde sadece bu “an” var.Zaman yönetiminin bir başka konusu da, hayattaki önceliklerimizi iyi belirleyebilmektir. Ne kadar büyük işler başarıyor, ne kadar çok para kazanıyor olursanız olun, eğer gün içinde sevdiğiniz biriyle sohbet edemediyseniz, kafanızı kaldırıp gökyüzüne bakamadıysanız, kendinizle 10 dakika baş başa kalamadıysanız, çok verimsiz bir gün geçirmişsiniz demektir. Sadeleşmek için çok önemli bir şey daha gerekli; biriktirmek. Biriktirmemiz lazım, çok fazla bilgi, çok fazla anı ve çok fazla tecrübe. Sade olan az olan demek değil, öz olan demektir. Öze ulaşmak ustalaşmayı gerektirir.
Sadeleştikçe derinleşir ve çoğalırız. Hayatta bizi mutlu eden şeyler, küçük şeylerdir esasen. Ve hayat küçük şeylerle büyür. AYFER ÖZDEMİR
Uluslararası Nlp ve Profesyonel Yaşam Koçu
Bilinçaltı ve Kişisel Gelişim Uzmanı
Astroloji Danışmanı
Karışık mı geldi bu cümleler, öyleyse haydi biraz derinleşelim bu konu üzerinde. Sadeleşmeye başlarken elinizde neler var, derli toplu olanlar, dağınık olanlar; hepsine şöyle bir bakmak lazım önce. Elinizde tutmanız gereken parçaları bulabilmek için önce bütün parçaları bilmelisiniz. Toplamadan önce biraz dağıtmak gerekir yani.
Tabi hatırlayacağınız, üzerinden tekrar geçip değerlendireceğiniz deneyimler olsun ya da bu yolculukta yaşayacağınız deneyimler sizi tahmin etmediğiniz yerlere de götürebilir buna da gönüllü ve hazırlıklı olmak lazımdır.
Bazen yoldaki manzaradan, bazen yolculuktaki insanlardan bir şeyler öğrenirsiniz. İnişler ve çıkışların getirdiği hareket aslında bizleri yolda tutan şeydir. Yol almak için her zaman yokuş yukarı tırmanmak gerektiği yanılgısına düşmeden, ilerlemenin peşine düşmektir esas olan. Yolda dağılanlar olabilir, olacaktır da. Olmasına izin vermek de yolculuğun bir parçasıdır. Bazen dağılan bir bavulun içinden unuttuğunuz bir eşya ya da unuttuğunuz bir beceriniz gün yüzüne çıkabilir. Tam ihtiyacınız olan anda yeniden sizinle buluşabilir.
Sadeleşirken ağırlıklardan da kurtulmak lazım, neticede hepimiz yerçekimine karşı yaşıyoruz. Artık bize iyi gelmediği halde bırakmadığımız, adeta tutunduğumuz şeyler olduğunu fark ediyorsak eğer, artık avuçlarımızı açma ve bırakma vaktinin geldiğini hatırlatmalıyız kendimize. İhtiyaç duyuyorsak yardım da istemeli, gerekirse uzaman yardımı da alabilmeliyiz.
Dilde de sadeleşmek gerek. Esas olanı anlatmak için süslü cümlelere hiç lüzum yok. Anlam yaratmak için “çok” gerekmiyor, sadece “gerçek” gerekiyor. En yalın haliyle gerçek olan neyse, saf olan neyse onu tutmalıyız sözümüzde. Sözcüklerin sadeleşmesi çok güçlü etkiler yaratır. Sadeleşebilmek için zamanımızı da daha iyi yönetmeyi öğrenmemiz gerekiyor. Zaman çok değerli ve elimizde sadece bu “an” var.Zaman yönetiminin bir başka konusu da, hayattaki önceliklerimizi iyi belirleyebilmektir. Ne kadar büyük işler başarıyor, ne kadar çok para kazanıyor olursanız olun, eğer gün içinde sevdiğiniz biriyle sohbet edemediyseniz, kafanızı kaldırıp gökyüzüne bakamadıysanız, kendinizle 10 dakika baş başa kalamadıysanız, çok verimsiz bir gün geçirmişsiniz demektir. Sadeleşmek için çok önemli bir şey daha gerekli; biriktirmek. Biriktirmemiz lazım, çok fazla bilgi, çok fazla anı ve çok fazla tecrübe. Sade olan az olan demek değil, öz olan demektir. Öze ulaşmak ustalaşmayı gerektirir.
Sadeleştikçe derinleşir ve çoğalırız. Hayatta bizi mutlu eden şeyler, küçük şeylerdir esasen. Ve hayat küçük şeylerle büyür. AYFER ÖZDEMİR
Uluslararası Nlp ve Profesyonel Yaşam Koçu
Bilinçaltı ve Kişisel Gelişim Uzmanı
Astroloji Danışmanı