A-Evliliğin Ölümle Sona Ermesi Durumunda Sağ Kalan Eşin Mirasçılığı
Evliliğin ölümle sona ermesi halinde, sağ kalan eş, vefat eden eşin yasal mirasçısı sıfatını kazanmakta olup, sağ kalan eşin miras payı birlikte mirasçı olduğu zümreye göre belirlenmektedir. Şöyle ki; sağ kalan eşin miras payı;
•Miras bırakanın alt soyu ile birlikte mirasçı olması halinde mirasın dörtte biri,
•Miras bırakanın anne ve baba zümresi ile mirasçı olması halinde mirasın yarısı,
•Miras bırakanın büyük anne ve babaları ve onların çocukları ile mirasçı olması halinde mirasın dörtte üçü, bunların hiçbiri yoksa ise mirasın tamamıdır.
Bununla birlikte büyükanne ve büyükbabanın miras bırakandan önce ölmesi ve amca, dayı, teyze, hala bulunmaması halinde miras payı onların çocuklarına (kuzenlere) geçmeyecek ve tamamına sağ kalan eş sahip olacaktır. Evliliğin ölümle sona ermesi durumunda ayrıca eşler arasındaki mal rejimi de sona ermektedir. Türk Medeni Kanunu’nda eşler arasında yasal mal rejimi olarak edinilmiş mallara katılma rejimi kabul edilmiş olup, yasal mal rejimine göre, evlilik birliğinin devamı süresince, elde edinilmiş malların yarısı üzerinde diğer eşin alacak hakkı bulunmaktadır. Vefat eden eşin edinilmiş malları, edinilmiş mallarının tamamından bu mallara ilişkin borçlar çıkarılarak hesaplanır. Sağ kalan eşin, katılma alacağı, miras bırakının terekesinin öncelikli borçlarından olup, sağ kalan eşin katılma alacağı terekeden çıkarıldıktan sonra, terekenin diğer mirasçılar arasında paylaştırılmasına geçilir. Mal rejimi tasfiyesinden doğan haklar ve miras paylaşımından doğan haklar için sağ kalan eşin ayrı davalar açması gerekir. Mal rejiminin tasfiyesi aile mahkemesinin, mirasın tasfiyesi ise sulh mahkemesinin görev alanına girer. Sağ kalan eşin mal rejimi tasfiyesinden doğan hakları mirasçılık haklarından önceliklidir. Katılma hakkı alacağı belirlenip alındıktan sonra miras paylaşımı yasal mirasçılar arasında yapılabilir. B-Boşanma Davasının Eşin Mirasçılığına Etkisi Sağ kalan eşin miras hakkının doğabilmesi için ölümün, evlilik birliği içinde gerçekleşmiş olması zorunludur. Evliliğin sona ermesiyle birlikte kural olarak taraflar arasında miras ilişkisi de sona erecektir. Taraflar arasında boşanma davası açılmadan önce ölen eşin mirasından, sağ kalan eş yararlanabilmektedir. Burada merak edilen durum, ölümden önce açılmasına rağmen henüz boşanma davası sonuçlanmadan ölen eşin mirasının nasıl paylaşılacağı hususudur?
Bu sorunun yanıtı MK md.181 hükmüyle giderilmiş ve kusura dayalı bir çözüm yolu benimsenmiştir. Yargıtay kararlarında boşanma davasının devam etmesi sırasında ölen eşin mirası sağ kalan eş tarafından tıpkı evlilik devam ediyor gibi kazandığına karar verilmektedir. Yani dava devam ederken evlilik, boşanma ile değil ölümle sonuçlandığı için miras payına hak kazanılmaktadır. Ancak davacı veya davalı olsun fark etmez, boşanma davası devam ederken eşlerden birinin ölümü halinde sağ kalan eşin dışındaki diğer mirasçılarının davaya devam etmesi ve dava sürecinde sağ kalan eşin kusurunu ispatlamaları halinde, sağ kalan eş mirasa hak kazanamayacaktır. C-Evliliğin Butlanı Davasının Eşin Mirasçılığına Etkisi
Mirasa hak kazanmak için miras bırakanın ölümü sırasında evlilik birliğinin devam etmesi gerekliliğinden bahsetmiştik. Ancak evliliğin çeşitli sebeplerle butlan olması halinde, örneğin mutlak butlan hallerinden olan, eşlerden birinin evlenme sırasında evli olması, ayırt etme gücünden yoksunluğu, akıl hastalığı, yakın hısımlık ilişkisi veya nisbi butlan hallerinden irade sakatlığı gibi durumlarda butlan davası açılarak evlilik birliği sona erdirilebilir. Butlan kararının verilmesiyle birlikte de eşlerin birbirlerine olan mirasçılığı sona erecektir. SORU: Peki evlendiği eşinin önemli bir niteliğinde yanılmış veya tehlikeli bir hastalığının eş tarafından gizlenerek aldatılmış olan kişinin, bir süre sonra bu sebeple açtığı nisbi butlan davası devam ederken eşin ölmesi halinde sağ kalan eşin, ölen eşinden alacağı miras hakkı ne olacaktır?
Bu durumda mahkeme tarafından butlan kararının alınmasıyla kendiliğinden ortadan kalktığı söylenemeyecek ve sağ kalan eşin iyi niyetli olup olmadığının tespit edilmesi gerekecektir. (MK md.159) Ölen eşin mirasçılarının, açılmış olan davaya devam ederek, sağ kalan eşin iyiniyetli olduğunu ispatlamaları halinde ölen kişinin mirasçısı olabileceğini, sağ kalan eşin iyiniyetli olmadığı durumda mirastan hak iddia edemeyeceği hüküm altına almıştır.
Yani, sağ kalan eş yaptığı evlenmenin batıl olduğunu biliyor veya bilmesi gerekiyor ise, yasal mirasçılık hakkını kaybedecektir. Ancak eşin dışındaki mirasçılar, sadece açılmış olan davaya devam edebilecek, kendileri dava açamayacaklardır.
Evliliğin ölümle sona ermesi halinde, sağ kalan eş, vefat eden eşin yasal mirasçısı sıfatını kazanmakta olup, sağ kalan eşin miras payı birlikte mirasçı olduğu zümreye göre belirlenmektedir. Şöyle ki; sağ kalan eşin miras payı;
•Miras bırakanın alt soyu ile birlikte mirasçı olması halinde mirasın dörtte biri,
•Miras bırakanın anne ve baba zümresi ile mirasçı olması halinde mirasın yarısı,
•Miras bırakanın büyük anne ve babaları ve onların çocukları ile mirasçı olması halinde mirasın dörtte üçü, bunların hiçbiri yoksa ise mirasın tamamıdır.
Bununla birlikte büyükanne ve büyükbabanın miras bırakandan önce ölmesi ve amca, dayı, teyze, hala bulunmaması halinde miras payı onların çocuklarına (kuzenlere) geçmeyecek ve tamamına sağ kalan eş sahip olacaktır. Evliliğin ölümle sona ermesi durumunda ayrıca eşler arasındaki mal rejimi de sona ermektedir. Türk Medeni Kanunu’nda eşler arasında yasal mal rejimi olarak edinilmiş mallara katılma rejimi kabul edilmiş olup, yasal mal rejimine göre, evlilik birliğinin devamı süresince, elde edinilmiş malların yarısı üzerinde diğer eşin alacak hakkı bulunmaktadır. Vefat eden eşin edinilmiş malları, edinilmiş mallarının tamamından bu mallara ilişkin borçlar çıkarılarak hesaplanır. Sağ kalan eşin, katılma alacağı, miras bırakının terekesinin öncelikli borçlarından olup, sağ kalan eşin katılma alacağı terekeden çıkarıldıktan sonra, terekenin diğer mirasçılar arasında paylaştırılmasına geçilir. Mal rejimi tasfiyesinden doğan haklar ve miras paylaşımından doğan haklar için sağ kalan eşin ayrı davalar açması gerekir. Mal rejiminin tasfiyesi aile mahkemesinin, mirasın tasfiyesi ise sulh mahkemesinin görev alanına girer. Sağ kalan eşin mal rejimi tasfiyesinden doğan hakları mirasçılık haklarından önceliklidir. Katılma hakkı alacağı belirlenip alındıktan sonra miras paylaşımı yasal mirasçılar arasında yapılabilir. B-Boşanma Davasının Eşin Mirasçılığına Etkisi Sağ kalan eşin miras hakkının doğabilmesi için ölümün, evlilik birliği içinde gerçekleşmiş olması zorunludur. Evliliğin sona ermesiyle birlikte kural olarak taraflar arasında miras ilişkisi de sona erecektir. Taraflar arasında boşanma davası açılmadan önce ölen eşin mirasından, sağ kalan eş yararlanabilmektedir. Burada merak edilen durum, ölümden önce açılmasına rağmen henüz boşanma davası sonuçlanmadan ölen eşin mirasının nasıl paylaşılacağı hususudur?
Bu sorunun yanıtı MK md.181 hükmüyle giderilmiş ve kusura dayalı bir çözüm yolu benimsenmiştir. Yargıtay kararlarında boşanma davasının devam etmesi sırasında ölen eşin mirası sağ kalan eş tarafından tıpkı evlilik devam ediyor gibi kazandığına karar verilmektedir. Yani dava devam ederken evlilik, boşanma ile değil ölümle sonuçlandığı için miras payına hak kazanılmaktadır. Ancak davacı veya davalı olsun fark etmez, boşanma davası devam ederken eşlerden birinin ölümü halinde sağ kalan eşin dışındaki diğer mirasçılarının davaya devam etmesi ve dava sürecinde sağ kalan eşin kusurunu ispatlamaları halinde, sağ kalan eş mirasa hak kazanamayacaktır. C-Evliliğin Butlanı Davasının Eşin Mirasçılığına Etkisi
Mirasa hak kazanmak için miras bırakanın ölümü sırasında evlilik birliğinin devam etmesi gerekliliğinden bahsetmiştik. Ancak evliliğin çeşitli sebeplerle butlan olması halinde, örneğin mutlak butlan hallerinden olan, eşlerden birinin evlenme sırasında evli olması, ayırt etme gücünden yoksunluğu, akıl hastalığı, yakın hısımlık ilişkisi veya nisbi butlan hallerinden irade sakatlığı gibi durumlarda butlan davası açılarak evlilik birliği sona erdirilebilir. Butlan kararının verilmesiyle birlikte de eşlerin birbirlerine olan mirasçılığı sona erecektir. SORU: Peki evlendiği eşinin önemli bir niteliğinde yanılmış veya tehlikeli bir hastalığının eş tarafından gizlenerek aldatılmış olan kişinin, bir süre sonra bu sebeple açtığı nisbi butlan davası devam ederken eşin ölmesi halinde sağ kalan eşin, ölen eşinden alacağı miras hakkı ne olacaktır?
Bu durumda mahkeme tarafından butlan kararının alınmasıyla kendiliğinden ortadan kalktığı söylenemeyecek ve sağ kalan eşin iyi niyetli olup olmadığının tespit edilmesi gerekecektir. (MK md.159) Ölen eşin mirasçılarının, açılmış olan davaya devam ederek, sağ kalan eşin iyiniyetli olduğunu ispatlamaları halinde ölen kişinin mirasçısı olabileceğini, sağ kalan eşin iyiniyetli olmadığı durumda mirastan hak iddia edemeyeceği hüküm altına almıştır.
Yani, sağ kalan eş yaptığı evlenmenin batıl olduğunu biliyor veya bilmesi gerekiyor ise, yasal mirasçılık hakkını kaybedecektir. Ancak eşin dışındaki mirasçılar, sadece açılmış olan davaya devam edebilecek, kendileri dava açamayacaklardır.