Projelerini geliştirmek için farklı ülkelerde çalışan başarılı ve çok yönlü Çanakkaleli İç Mimar ve Yaşam Koçu Özgem Uğur sanatın ve sanatla ilgisi olan bileşenlerin desteklenmesi gerektiği belirterek, “Sanatçılar bir kentin markasına değer katar’’ dedi.
Özgem Uğur 1984 Doğumlu, Çanakkaleli bir iç mimar. Mesleği, resme olan tutkusu, Çanakkale’yi temsil etmesiyle gurur kaynaklarımızdan biri. Kendisiyle meslek ve sanat hayatını konuştuk. Özgem Uğur 2002 yılında Üniversite eğitimini tamamlamak için Çanakkale’den ayrıldı. Kıbrıs’ta eğitimini tamamladı. Mimarlık Fakültesi İç Mimarlık mezunu olan Özgem Uğur çalışmalarını son bir yıldır memleketi olan Çanakkale’de sürdürmeye devam ediyor. Üniversitedeyken Marmara Bölgesine projeler hazırlayarak iş hayatına başlayan Özgem Uğur çok sayıda projede yer alarak Çanakkale’yi ve ülkemizi yurtdışında temsil etmeye devam ediyor. Kendinizi tanıtır mısınız?
Çanakkaleliyim. İç Mimarım aynı zamanda yaşam koçluğu ile ilgileniyorum. Resim yapıyorum. Eğitimi tamamladıktan sonra çok sayıda seyahat ederek projeler üzerine çalıştım. 2000’li yıllarda Türkiye’de 3D modelleme çok yaygın değilken 3D modellemeler üzerine çalışarak kendimi geliştirme fırsatı buldum. Başlangıç böyle olunca Kıbrıs’tan sonra 16 farklı ülkede bulunma fırsatı yakaladım. Gittiğim ülkelerde çalışıp, keşfedip yaşama fırsatı da buldum. Örneğin Çin’e 600 Mil uzaklıkta bulunan , Vladivostok/Rusky Adasında hazırladığım bir üniversite projesi olmuştu o yıllarda. 40000 M2’lik bir Öğrenci Merkezi ve Rehabilitasyon merkezi projesi hazırlamıştım. Yine aynı yıllarda G8 zirvesi gerçekleşmişti, G8’e katılan Cumhurbaşkanları yaptığımız projeyi incelemede bulunmuşlardı. Tabii yurtdışı ziyaretlerimin hepsinde iş yapmadım, kendimi tanıma fırsatı buldum, kültürel gezilerimde oldu. Tabii son 4-5 yıldır da bireysel olarak değişim içerisindeyim. Şuan da yaşam koçu olarak adlandırdığım ve eğitimini aldığım bir alana ilgi duymaya başladım. Mesleğime devam ediyorum ancak yaşam koçluğunu da geliştirmeye ve devam etmeye çalışıyorum.
Yaşam koçluğu ile nasıl tanıştınız? Neler yapıyorsunuz?
Kuantum, karma, ilahi adalet ne derseniz ismine öyle birkaç olay yaşadım, bu olaylar sonrasında durup dinlemeye kendimi tanımaya başladım. Açıkçası yurtdışında yaşarken iyi bir hayatım vardı, maddi kaygılarım yoktu diyebilirim ancak huzursuzdum, içsel huzurumu bulamıyordum bir şekilde. Sürekli ailemi arayıp ‘’Oralar daha güzelse yanınıza gelmek istiyorum’’ şeklinde düşünüyordum. Sonra yavaş yavaş NLP yani ‘’Travma tedavisi’’ ile tanıştım. Başlarda kendimi anlamlandırmak için çok üzerime gittim, zamanla içsel huzura erdiğimi hissettim. Bu konuyla ilgili birçok eğitim aldım. Mikro mimik ifadeler, IQ, EQ üzerine, Aile dizimi terapileri gibi bir çok alanda eğitim aldım. Kendimi dengelemem gerekiyordu, dengemi bulmam gerekiyordu. Şu soruyu sordum hayatta ‘’Ben ne olmak üzerine dünyaya geldim?’’ Bu soruda beni buralara getirdi. Sanatla olan ilişkiniz nasıl ilerledi?
Özgem Uğur’’ İç Mimar olduğum için sanatın her türlü alanına ilgim olduğunu biliyordum, İlkokulda katıldığım sergiler, lise ve üniversite yıllarında resim yapmaya devam etmem beni hep sanatla yakınlaştırdı. Tablolar üzerine çalışmalar yaptım. Spatula kullandım, akrilik ve yağlı boya kullandım. Mural sanatını devam ettirmeye çalıştım. Resmin içinde de bir çok alana temas ettim, deneyimledim. Çanakkale’de bir çok yerde çalışmalarımı görmeniz mümkün. Yaptığım çalışmalar aynı zamanda yurtdışına satıldı. Bazen yurtdışından gelen siparişlerim oluyor. Resim çalışmalarımla ilgili iki farklı programa konuk oldum. Bu programlar ulusal kanallarda yayınlandı. En son Kıbrıs’a gittim, Güzelyurt Sanat Festivaline katıldım. Konsept sergide iki çalışmamla yer aldım. Yapılan etkinlik bir sanat çalıştayı olarak oluşturuldu. Farklı ülkelerden gelen sanatçılarla tanışma fırsatım oluştu. Yaptığınız eserlerden bahseder misiniz?
Çalışmalarım resmin birçok alanında var söylediğim gibi. Mesela Çanakkale’de Hilton Otelin havuz bölümünde bir mural çalışması gerçekleştirdim. Hilton uluslararası bir otel olduğu için herkesin bileceği sembolleri ve kavramları kullanma amacıyla o çalışmamda ‘’Koi’’ balıklarını kullandım. Yine birçok tablom çeşitli otellerde yer alıyor. Kişiye özel çalışmalar hazırlıyorum. Resim çalışmalarım ilgilenen kişiler tarafından alınıyor. Resimlerimde Afrikalı kadınları, pop art akımından esinlenerek portreleri, kavramlarla özdeşleştirilen hayvanları, farklı kültürlerdeki insanları resmediyorum. Ayrıca doğadan gelen malzemeleri de değerlendiriyorum. Assos’tan ve Kazdağlarından bulduğum ağaç köklerinden çalışmalar yaptım, onları da atölyemde sergiliyorum. Atölyenizden ve yaptığınız çalışmalardan bahsedebilir misiniz?
Atölyemi 3 ay önce açtım. Merkez’de Mersin Dede Sokak’ta bulunuyor. Atölyede resim çalışmalarımı sürdürüyorum. Aynı zamanda yaşam koçluğu yaptığım için, buluşmaları da burada yapıyoruz. Sanata ilgisi olan herkesi beklerim.
Son olarak bizlere söylemek istediğiniz bir şey var mı?
Özgem Uğur Sanatçılar, bir ülkenin ve bir kentin markasına değer katarlar, bu yüzden sanatçılar bilinmek durumundadırlar. Tabii ki kendi uğraşları ve kendi çabaları ve kendi eserlerinde yaratıcılığı ve tutarlılığı doğrultusunda. Çanakkale gibi kültür düğümü olmuş bir şehirde bir çok sanatçı arkadaşımızın bu markaya değer katması konusunda desteklemelere ihtiyacı olduğunu düşünüyorum. Bu desteklemenin de Çanakkale’de yaşayan vatandaşlar ile basının ve yerel yönetimlerin elinde olacağına inanıyorum. Markalaşma ifadesine baktığımızda şöyle düşünebiliriz; Elizabeth dediğimizde aklımıza hangi ülke geliyor? Salvador Dali dediğimizde ya da Farid Farjad dediğimizde aklımıza İran gelmiyor mu? Biz de Çanakkale olarak sadece Troya’dan ibaret olmadığımızı göstermemiz gerekiyor. Kentimizin tarihi çok geniş. Bu tarihimizi tekrardan gözler önüne sermek için bizler aracıyız bu nedenle bilinmemiz ve gündem olmamız gerekiyor.
Özgem Uğur 1984 Doğumlu, Çanakkaleli bir iç mimar. Mesleği, resme olan tutkusu, Çanakkale’yi temsil etmesiyle gurur kaynaklarımızdan biri. Kendisiyle meslek ve sanat hayatını konuştuk. Özgem Uğur 2002 yılında Üniversite eğitimini tamamlamak için Çanakkale’den ayrıldı. Kıbrıs’ta eğitimini tamamladı. Mimarlık Fakültesi İç Mimarlık mezunu olan Özgem Uğur çalışmalarını son bir yıldır memleketi olan Çanakkale’de sürdürmeye devam ediyor. Üniversitedeyken Marmara Bölgesine projeler hazırlayarak iş hayatına başlayan Özgem Uğur çok sayıda projede yer alarak Çanakkale’yi ve ülkemizi yurtdışında temsil etmeye devam ediyor. Kendinizi tanıtır mısınız?
Çanakkaleliyim. İç Mimarım aynı zamanda yaşam koçluğu ile ilgileniyorum. Resim yapıyorum. Eğitimi tamamladıktan sonra çok sayıda seyahat ederek projeler üzerine çalıştım. 2000’li yıllarda Türkiye’de 3D modelleme çok yaygın değilken 3D modellemeler üzerine çalışarak kendimi geliştirme fırsatı buldum. Başlangıç böyle olunca Kıbrıs’tan sonra 16 farklı ülkede bulunma fırsatı yakaladım. Gittiğim ülkelerde çalışıp, keşfedip yaşama fırsatı da buldum. Örneğin Çin’e 600 Mil uzaklıkta bulunan , Vladivostok/Rusky Adasında hazırladığım bir üniversite projesi olmuştu o yıllarda. 40000 M2’lik bir Öğrenci Merkezi ve Rehabilitasyon merkezi projesi hazırlamıştım. Yine aynı yıllarda G8 zirvesi gerçekleşmişti, G8’e katılan Cumhurbaşkanları yaptığımız projeyi incelemede bulunmuşlardı. Tabii yurtdışı ziyaretlerimin hepsinde iş yapmadım, kendimi tanıma fırsatı buldum, kültürel gezilerimde oldu. Tabii son 4-5 yıldır da bireysel olarak değişim içerisindeyim. Şuan da yaşam koçu olarak adlandırdığım ve eğitimini aldığım bir alana ilgi duymaya başladım. Mesleğime devam ediyorum ancak yaşam koçluğunu da geliştirmeye ve devam etmeye çalışıyorum.
Yaşam koçluğu ile nasıl tanıştınız? Neler yapıyorsunuz?
Kuantum, karma, ilahi adalet ne derseniz ismine öyle birkaç olay yaşadım, bu olaylar sonrasında durup dinlemeye kendimi tanımaya başladım. Açıkçası yurtdışında yaşarken iyi bir hayatım vardı, maddi kaygılarım yoktu diyebilirim ancak huzursuzdum, içsel huzurumu bulamıyordum bir şekilde. Sürekli ailemi arayıp ‘’Oralar daha güzelse yanınıza gelmek istiyorum’’ şeklinde düşünüyordum. Sonra yavaş yavaş NLP yani ‘’Travma tedavisi’’ ile tanıştım. Başlarda kendimi anlamlandırmak için çok üzerime gittim, zamanla içsel huzura erdiğimi hissettim. Bu konuyla ilgili birçok eğitim aldım. Mikro mimik ifadeler, IQ, EQ üzerine, Aile dizimi terapileri gibi bir çok alanda eğitim aldım. Kendimi dengelemem gerekiyordu, dengemi bulmam gerekiyordu. Şu soruyu sordum hayatta ‘’Ben ne olmak üzerine dünyaya geldim?’’ Bu soruda beni buralara getirdi. Sanatla olan ilişkiniz nasıl ilerledi?
Özgem Uğur’’ İç Mimar olduğum için sanatın her türlü alanına ilgim olduğunu biliyordum, İlkokulda katıldığım sergiler, lise ve üniversite yıllarında resim yapmaya devam etmem beni hep sanatla yakınlaştırdı. Tablolar üzerine çalışmalar yaptım. Spatula kullandım, akrilik ve yağlı boya kullandım. Mural sanatını devam ettirmeye çalıştım. Resmin içinde de bir çok alana temas ettim, deneyimledim. Çanakkale’de bir çok yerde çalışmalarımı görmeniz mümkün. Yaptığım çalışmalar aynı zamanda yurtdışına satıldı. Bazen yurtdışından gelen siparişlerim oluyor. Resim çalışmalarımla ilgili iki farklı programa konuk oldum. Bu programlar ulusal kanallarda yayınlandı. En son Kıbrıs’a gittim, Güzelyurt Sanat Festivaline katıldım. Konsept sergide iki çalışmamla yer aldım. Yapılan etkinlik bir sanat çalıştayı olarak oluşturuldu. Farklı ülkelerden gelen sanatçılarla tanışma fırsatım oluştu. Yaptığınız eserlerden bahseder misiniz?
Çalışmalarım resmin birçok alanında var söylediğim gibi. Mesela Çanakkale’de Hilton Otelin havuz bölümünde bir mural çalışması gerçekleştirdim. Hilton uluslararası bir otel olduğu için herkesin bileceği sembolleri ve kavramları kullanma amacıyla o çalışmamda ‘’Koi’’ balıklarını kullandım. Yine birçok tablom çeşitli otellerde yer alıyor. Kişiye özel çalışmalar hazırlıyorum. Resim çalışmalarım ilgilenen kişiler tarafından alınıyor. Resimlerimde Afrikalı kadınları, pop art akımından esinlenerek portreleri, kavramlarla özdeşleştirilen hayvanları, farklı kültürlerdeki insanları resmediyorum. Ayrıca doğadan gelen malzemeleri de değerlendiriyorum. Assos’tan ve Kazdağlarından bulduğum ağaç köklerinden çalışmalar yaptım, onları da atölyemde sergiliyorum. Atölyenizden ve yaptığınız çalışmalardan bahsedebilir misiniz?
Atölyemi 3 ay önce açtım. Merkez’de Mersin Dede Sokak’ta bulunuyor. Atölyede resim çalışmalarımı sürdürüyorum. Aynı zamanda yaşam koçluğu yaptığım için, buluşmaları da burada yapıyoruz. Sanata ilgisi olan herkesi beklerim.
Son olarak bizlere söylemek istediğiniz bir şey var mı?
Özgem Uğur Sanatçılar, bir ülkenin ve bir kentin markasına değer katarlar, bu yüzden sanatçılar bilinmek durumundadırlar. Tabii ki kendi uğraşları ve kendi çabaları ve kendi eserlerinde yaratıcılığı ve tutarlılığı doğrultusunda. Çanakkale gibi kültür düğümü olmuş bir şehirde bir çok sanatçı arkadaşımızın bu markaya değer katması konusunda desteklemelere ihtiyacı olduğunu düşünüyorum. Bu desteklemenin de Çanakkale’de yaşayan vatandaşlar ile basının ve yerel yönetimlerin elinde olacağına inanıyorum. Markalaşma ifadesine baktığımızda şöyle düşünebiliriz; Elizabeth dediğimizde aklımıza hangi ülke geliyor? Salvador Dali dediğimizde ya da Farid Farjad dediğimizde aklımıza İran gelmiyor mu? Biz de Çanakkale olarak sadece Troya’dan ibaret olmadığımızı göstermemiz gerekiyor. Kentimizin tarihi çok geniş. Bu tarihimizi tekrardan gözler önüne sermek için bizler aracıyız bu nedenle bilinmemiz ve gündem olmamız gerekiyor.