İki ihtiyar yaslanmışlar zeytin ağacına… Uzaktan izledim onları. Adem amca pek neşeli anlattıkça anlatıyor.
‘’Ah aretlim, ben geçen sene çıkamadım evden, yorulma dediler, etme dediler, tutma dediler kapattılar beni dört duvara. Pek dermanım da yoktu. Meğer evde bunalmışım ben. Oğlana dedim bırak beni yavrum, çalışırım ben açılırım diye. Gönülsüz gönülsüz ‘’Tamam’’ dedi. Kesime gideceğim ben dedim. Yevmiye yazmasalar da gideceğim. Testereyi elime almazsam toparlayamam dedim. Oğlan homurdanacak gibi oldu. Höyt dedim bu sefer, tamam artık sen karışma deyince mecbur sustu.’’
İki söylüyor bir gülüyordu Adem Amca, arkadaşı Mehmet Amca da sadece tebessüm ederek dinliyordu. Adem amca söylediklerine yorum yapılmayınca soruyla devam edeyim diye düşünmüş olacak; ‘’Sen neler yapıyorsun aretlim?’’ diye topu Mehmet Amca’ya attı.
Mehmet Amca ‘’Ne yapalım işte bahçe, ıvır zıvır üç beş de tavuk,’’ deyince. Bu kez hiddetlendi Adem Amca ‘’Bırakın şu tavuk işini yahu, malcılığın hepsini yaptım. Keçiye de baktım deveye de bir tavuktan zarar ettim. Tavuk olmaz, olmaz tavuk,’’ dedi. Mehmet Amca yine sadece tebessüm eder gibi baktığından devam etme gereksinimi duydu Adem Amca. Zamanında et bicisi yaptım da bir beni yemedikleri kaldı. Satacak adam da bulamayınca Ada’ya götürdüm. Kapı kapı gezdim. Rumlara ‘’Tavuk Tavuk…’’ diyorum onlar da bana ‘’Kes Kes,’’ diyorlar. Kestim de verdim ‘’Yol Yol,’’ diyorlar. ‘’Bir de pişireyim bari madam dedim,’’ diye anlatıyor anlattıkça da kahkaha atıyordu. ‘’Tavuk işini bırakın, bırakın iki kuzu bağlayın daha iyi canım,’’ diye sürdürmek istedi Adem Amca; ama Mehmet Amca hala sadece tebessüm ettiğinden ümidi kesti bana yöneldi.
‘’Sen neler yapıyorsun,’’ diye sordu.
‘’Ben okuyorum,’’ dedim.
‘’Haa, oku tabi oku,’’ dedi. ‘’Ama haddini hududunu aşmadan oku,’’ dedi. ‘’Neden Adem Amca?’’ dedim. İşler istediği gitmeye başlamış süreç monologtan diyaloğa dönüşüyordu.
‘’Çok okumak da adamda akıl taşması yapar,’’ dedi. Devam etti ‘’Bak sağa sola çok okuyan kim varsa kafası karışık. Sen öyle olma dedi,’’
‘’Bilim adamları, akademisyenler daha kimler kimler okumuşlar; ama bak durumları da ne güzel,’’ dedim.
‘’Onlara bakma, onların hududu genişmiş ki durumları da iyi. Yoksa onların da kafası karışırdı,’’ diye yanıtladı.
‘’Peki haddini hududunu kim söyler bir insana. Nasıl bilir onu?’’ dedim.
‘’küçükken kim okutuyorsa o bilir, anası bilir, babası bilir. Büyüyünce de kendi bilir. Kimi insana okumuşluktan başkası fazla, kimi insana da ne kadar okusa az,’’ dedi.
Adem Amca’ya fakültede kürsü verseniz, Eğitim Sosyolojisi dersi okutacak farkında değil.
‘’Peki Adem Amca Ben?’’ dedim. ‘’Ben ne kadar okuyayım?’’
Baktı, güldü. ‘’Kocaman adam olmuşsun, onu da sen bilirsin,’’ dedi.
Mehmet Amca hala sadece tebessüm ediyordu…
Bu haftayı da Sait Faik Abasıyanık ile noktalayalım kıymetli okur.
‘’Öyle tuhaf güldü ki bütün derdini anladım,’’
Herkese sağlıklı, huzurlu, mutlu haftalar dilerim.
Kalın sağlıcakla.
YAZARLAR
Yayınlanma: 11 Ağustos 2022 - 09:05
Sen Bilirsin
İki ihtiyar yaslanmışlar zeytin ağacına… Uzaktan izledim onları
YAZARLAR
11 Ağustos 2022 - 09:05
EDİTÖR
İlginizi Çekebilir