Her yeni örgütlenme, ister istemez kendisine uygun yeni bir kültür ve yeni insan ilişkileri yaratır. Doğaldır ki “dikey örgütlenme” modeline göre şekillenip faaliyet gösteren bir sendikadaki iç işleyiş ve sendikanın üyeleri ile olan ilişkisi ile “yatay örgütlenme” modelini savunup uygulayan bir sendikadaki işleyiş ve insan ilişkileri farklı olacaktır. Bütün mesele tercihimizi hangi yönde kullanacağımız meselesidir.
Tüm dikey örgütlenmelerde az ya da çok bir hiyerarşi vardır. Yöneten ve yönetilen ayrımı vardır. Eşitler içinde “daha çok eşit” olan ayrıcalıklı bir kesim vardır. Karar alanlar ve alınan bu kararlara uymakla yükümlü olanlar vardır. Dolayısıyla birileri alabildiğine gelişirken büyük çoğunluk onların gölgesinde kalır. Bu durum bin yıllardır “devlet” denilen mekanizmanın ortaya çıktığı günden beri süregeldiği içindir ki iliklerimize kadar işlemiş ve çağımızda kanıksanıp doğru model olarak genel kabul görmektedir. Oysaki bu durum insan doğasına aykırıdır ve adil değildir. Emekliler Türkiye Meclisi doğal ve adil olmayan bu duruşa itiraz ediyor.
Yuvarlak bir masa düşünelim ve masada herkese fazlasıyla yetecek kadar yiyecek olsun. Birileri bu yiyeceklerden çalmadıkları müddetçe herkes, sadece karnı doyuncaya kadar yiyecek ve hiç kimse aç kalmadan tok bir şekilde masada kalkacaktır. Yine bu masada sürdürülen bir sohbete herkesin katılıp sözünü söylediğini ve ortaklaşarak karar alındığını düşünün. Hiç kimsenin sözünün bir diğerinkinden daha kıymetli ya da daha değersiz olmadığı bir sohbet…Böyle bir yaşamın ve böylesi bir ilişkinin çok daha adil ve insani olduğunu düşünüyor ve tam da bunu savunuyoruz. Herkesin gücü, bilgisi ve yeteneği kadar “ortak yaşama” (ki burada söz konusu olan sendikal örgütlenme ve sendikal mücadeledir) katkı sunduğu ve herkesin “ihtiyacı kadarını tükettiği” bir yaşamdır tasavvur ettiğimiz.
Emekliler Türkiye Meclisi, tüm farklılıklarımızla birlikte yol yürümeyi ve içinde bir çok dünyayı barındıran bir dünya kurmayı hedefleyen bir harekettir. Hareketin bir lideri, sözcüsü, başkanı, şefi, reis veya ağası yoktur. Hareketin tüm aktivistleri eşittir ve her biri tek başına veya birlikte hareketi temsile yetkilidir. Hareketin kurucusu ile aramıza yeni katılan arasında yetki ve sorumluluk açısından hiçbir fark yoktur. Harekette herkes sadece kendisini temsil eder ve dolayısıyla temsil, vekalet, delege ve taşeron ilişkisine de gerek duyulmaz. Herkes özgürce sözünü söyler ve karar alma sürecine doğrudan katılır. İç işleyişimizde Doğrudan Demokrasi ve Doğrudan Demokratik Katılım olmazsa olmazımızdır. Hiyerarşinin, yöneten ve yönetilen ayrımının olmadığı eşit, özgür ve aktif öznelerden oluşmuş bu hareketin örgütlenme modeli “yatay örgütlenmedir” Burada alt-üst ilişkisi değil, öncü ve artçılık değil; YAN YANA VE OMUZ OMUZA duruş söz konusudur. Yüzümüz aynı menzile dönüktür ve bu “ortak yolda” yürüyen aktivistlerimizin tamamı “Yol Arkadaşıdır.” Bize göre yol arkadaşlığı; dürüstlük, samimiyet, güven ve dayanışma üzerine kuruludur. Burada bir iç rekabet, iç didişme ve iç kavgaya yer yoktur. Zaten bunu gerektirecek bir sebep, zemin ve ortam da yoktur.
Emekliler Türkiye Meclisi Aktivistleri, sadece yeni bir sendika kurmuyorlar. Onlar aynı zamanda yeni bir demokrasi anlayışı ve yeni insan ilişkilerinin tohumlarını da ekiyorlar. Daha şimdiden örgütlü olduğumuz yerellerde bu ilişkilerin filizlenmeye başladığına tanık oluyoruz. Bize göre YAŞAMI GÜZELLEŞTİRMEYEN hiçbir sendikal örgütlenme ve faaliyetinin zerre kadar değeri yoktur. Bir örgütlenme, yaşamımıza renk kattığı ve yaşam kalitemizi artırdığı oranda değerlidir. Emekliler Türkiye Meclisi bu yönüyle tam bir okuldur hepimiz için. Burada yaşayarak ve sınayarak öğrendiklerimizi yaşamın her alanında ve özel yaşamımızda da uygulamaya çalışıyoruz. Güzel şeylerin kolay elde edilemediğinin farkındayız. Biz ülke ve dünya sendikal mücadelesi ve demokrasi anlayışında yeni bir patika açıyor ve tarihi yeniden yazıyoruz. “Eski ve çürümüş” olandan radikal bir kopuş olmadan “yeniyi” gerçekleştirmek mümkün değildir. Emekliler Türkiye Meclisi, dipten gelen dalga, aşağıdan esen rüzgardır. İki rüzgarın çarpışmasından fırtına doğar ve bizler bu fırtınalı yaşamın “Yol Arkadaşlarıyız” Mutlaka başaracağız.
YAZARLAR
Yayınlanma: 03 Şubat 2023 - 09:00
Sendikalarda demokrasi kültürü ve demokratik ahlak
Her yeni örgütlenme, ister istemez kendisine uygun yeni bir kültür ve yeni insan ilişkileri yaratır
YAZARLAR
03 Şubat 2023 - 09:00
EDİTÖR
İlginizi Çekebilir