Şimdi tam kapanma sürecindeyiz

Kıymetli okur, 2 haftalık kısmi kapanma dönemi bitti. Bu akşam itibarı ile ‘’tam kapanma’’ dönemi başlıyor. Gerçi marketler açık olduğu müddetçe vatandaş kapanmamanın bir türlü yolunu buluyor ama bu bizim konumuz değil, geçelim.
Akıllarda ki soru işaretlerinin biri silinmeden diğeri beliriyor. Üretim, tedarik, dağıtım gibi alanlar kapanmanın dışında kalıyor. İstisna olmanın dışında zorunlu olarak çalışan anne babalar da mevcut. Onların da kendilerince soruları var, daha önceden de vardı. Bir kısmı cevap buldu ama bence hepsi değil.
Eğer hiçbir öğrenci canlı derse girmezse öğretmenlerin ek ders ücreti alamayacakları konusu gündemde. Program yapılmışsa, hazırlık yapılmışsa, emek harcanmışsa, elde olmayan nedenlerden dolayı bu derse katılım sağlanamamışsa bizim bu işte kabahatimiz nerede diye soruyor öğretmenler. Bunu da ekleyelim soru işaretleri listesine.
3 Mayıs’ta yapılması planlanan sınavlar 17 Mayıs sonrası bir tarihe ertelendi. Bir kısmı okula hiç gitmeyen, bazısı hiç canlı derse girmeyen, giremeyen öğrencilerin olduğunu biliyoruz. ‘’Bu sınavların ertelenmesi değil iptali gerekmez mi?’’ diye soruyor bazı öğrenci kardeşlerimiz. Soru işaretleri artıyor.
Velhasıl-ı kelam herkesin aklında ayrı ayrı soru işaretleri. Herkes biraz da kendine uygun olan cevabı aradığından mıdır bilinmez ama her şey zamanla biraz daha berraklaşacak ya da bulanıklaşacak, bence bu böyle kalmayacak dostlar.
Öğrencisiyle, öğretmeniyle, velisiyle, servisçisiyle, kırtasiyecisiyle sayamadığım birçok unsuru ile eğitim ailesi çok geniş bir aile. Bir tam kapanma kararı alınmış durumda. Önümüzde ki süreçte de okulların yeniden yüz yüze eğitime açılması planlanıyorsa eğer aşılama sürecine hız verilmeli, toplumun büyük bir kesimini doğrudan ya da dolaylı etkileyen eğitim camiası aşılanarak atılacak adımlar daha emin olmalıdır diye düşünenlerdenim.
‘’Süreç 17 Mayıs’ta sonlanır mı?’’ Bu da asıl sorulması gereken konulardan. Bu tarihler ne kadar yeterli olur, bu şekilde bir uygulama ne kadar etkili olacaktır elbette bu konularda alanın uzmanları yorumlar yapıyorlar. Bizim işimiz süreci eğitim boyutu ile değerlendirmek. Aklıma ilk gelen senaryo yerinde kararlar dönemi oluyor. Vaka sayıları hedeflendiği gibi 5.000’li rakamların altına düştüğünde şu an neredeyse tek renk olan haritamızda da değişiklikler olacaktır diye tahmin etmekteyim. Bu değişiklikler neticesinde de adımlar atılabilir.
Çocukların her zamankinden daha çok evde kalacağı bu dönemde, mümkün olduğunca kaliteli zaman geçirmeyi, birlikte okumayı, gazete ve dergi gibi alışkanlıklar kazandırmayı, yeni hobiler edinmeyi ve çocuklarımızın da edinmesine fırsat vermeyi ihmal etmeyelim kıymetli okur.
Zaten eğitimin ekran karşısında yürütüleceği bir dönemdeyiz, arta kalan zamanlarda da çocuklarımızın zamanını yine ekran başında geçirmesine fırsat vermeyelim. Çocukların bir çoğunun o an yapacak daha eğitici, öğretici, ilgi çekici, keyifli etkinlik bulamadığı için ekranı tercih ettiklerini de unutmayalım.
Bu haftayı da Friedrich Nietzsche ile noktalayalım kıymetli okur;
‘’Pek çok şeyi azar azar bilmektense bir şeyi tam olarak bilmek daha iyidir.’’
Herkese sağlıklı, mutlu, huzurlu haftalar dilerim.
Kalın sağlıcakla.