Çok sevdiğim yazar ve ruhsal öğretmen Ünal Güner’in son seminer konusu… Bilinçli ya da bilinçsiz olarak söylediğimiz her sözün çok önemli ve yaratıcı bir güce sahip olduğundan bahsediyor. Sadece bu yaratıcı gücün yaratılması ise kişinin bilincine göre zaman farklılığı gösterebilmektedir. Yani bazı kişiler AN’da yaratabilirken bazılarının yaratımı 1 gün, 1 ay, 1 sene belki daha uzun zamanlarda olmaktadır. Bu süre kişinin bilinciyle orantılıdır. Bir noktada “yaratıcı gücümüz niyetimize de bağlıdır” diyebiliriz.
İlahi yasalar aksamaksızın herkes için aynı şekilde çalışıyor. Kainatı kandırma şansımız yok, yasalar nettir ve tamamen objektif şekilde çalışır, kişiden kişiye toleransı yoktur. “OL” emriyle çalışır ve “OLMASIN” tanımını kabul etmiyor. Sadece “kök emri” kabul eden bir ilahi sistemde yaşıyoruz… İşte bu yüzden istemediklerimize değil istediklerimize odaklanarak taleplerde bulunmalı ya da dualar etmeliyiz. Sürekli bu şekilde kontrollü düşünmek ve konuşmak çok zor elbette… Çünkü çocukluğumuzdan itibaren olumsuz cümleler içinde büyüdük. “Yapma” “kırma”, “dökme”, “kırma”…vs Bütün bunları aşıp bütün düşüncelerimizi ve cümlelerimizi kontrol etmek zorundayız, bunu başarmak zorundayız! Eğer daha kaliteli ve güzel bir hayat yaşamak istiyorsak ilk önce işe düşüncelerimizi ve cümlelerimizi terbiye ederek başlamalıyız. İşte tam bu yüzden “dua etmek ve talep etmek bir sanattır” diyor sevgili Ünal Güner.
Seçimlerimizi ve düşüncelerimizi tekrar düzenleyerek yeni bir kader yaratabiliyoruz kendimize. İfadelerimizi doğru şekilde kullanabildiğimizde hayatlarımızı en güzel şekilde inşaa edebiliriz. Öyleyse sistemi anlayıp bu bilgiyi en verimli şekilde kullanmayı öğrenebilmeliyiz. Şikayetlerimizi şükre dönüştürebilmek…
Hayatlarımızı dönüştürme gücümüz varsa önce şikayetlerimizi bırakıp içsel olarak arınabiliriz. Bu belki de dönüşümün ilk aşamasıdır. Şimdiye kadar şikayet ettiysek bunun da bir sebebi vardı elbette ve şikayet etmekte bizim ihtiyacımızdan kaynaklanan bir durumdur. Ancak şikayetlerimize olan ihtiyacımızı fark edip bunu “şükretme” ye dönüştürebildiğimizde işler güzelleşmeye başlar. Yaratım ve kendini gerçekleştirme yolculuğu da tam bu noktada başlar bizim için. Gerçekten ne istediğinizi biliyor musunuz?
İlahi sistem kusursuz bir şekilde işliyor ve taleplerimizi bir emir olarak algılayarak taleplerimizi gerçekleştiriyor. Peki biz gerçekten ne istiyoruz bunu biliyor muyuz? Talebimizin gerçekleşmesi için taleplerimizin ve dualarımızın net olması çok önemli… Evren kök emirleri algılayabiliyor sadece. O yüzden “parasız, işsiz KALmak istemiyorum” dediğimizde tam olarak parasız ve işsiz kalıyoruz. “Güzel ve verimli YAŞAMAK istiyorum” dediğinizde bu talebiniz yerine getiriliyor.
Sonuç olarak… Önce ne istediğimizi bilmeliyiz. Sonrasında da bu kök emirlerle olumlu şekilde talep etmeliyiz sistemden. Niyetimiz ve bilincimiz ölçüsünde de bu talebimizin hızı belli olacak ve yaratıma girecektir. Şükrederek bolluğu ve güzellikleri çoğaltmalıyız hayatlarımızda. Çünkü NEYE ODAKLANIRSAK ONU BÜYÜTÜRÜZ HAYATIMIZDA… ;)
İlahi yasalar aksamaksızın herkes için aynı şekilde çalışıyor. Kainatı kandırma şansımız yok, yasalar nettir ve tamamen objektif şekilde çalışır, kişiden kişiye toleransı yoktur. “OL” emriyle çalışır ve “OLMASIN” tanımını kabul etmiyor. Sadece “kök emri” kabul eden bir ilahi sistemde yaşıyoruz… İşte bu yüzden istemediklerimize değil istediklerimize odaklanarak taleplerde bulunmalı ya da dualar etmeliyiz. Sürekli bu şekilde kontrollü düşünmek ve konuşmak çok zor elbette… Çünkü çocukluğumuzdan itibaren olumsuz cümleler içinde büyüdük. “Yapma” “kırma”, “dökme”, “kırma”…vs Bütün bunları aşıp bütün düşüncelerimizi ve cümlelerimizi kontrol etmek zorundayız, bunu başarmak zorundayız! Eğer daha kaliteli ve güzel bir hayat yaşamak istiyorsak ilk önce işe düşüncelerimizi ve cümlelerimizi terbiye ederek başlamalıyız. İşte tam bu yüzden “dua etmek ve talep etmek bir sanattır” diyor sevgili Ünal Güner.
Seçimlerimizi ve düşüncelerimizi tekrar düzenleyerek yeni bir kader yaratabiliyoruz kendimize. İfadelerimizi doğru şekilde kullanabildiğimizde hayatlarımızı en güzel şekilde inşaa edebiliriz. Öyleyse sistemi anlayıp bu bilgiyi en verimli şekilde kullanmayı öğrenebilmeliyiz. Şikayetlerimizi şükre dönüştürebilmek…
Hayatlarımızı dönüştürme gücümüz varsa önce şikayetlerimizi bırakıp içsel olarak arınabiliriz. Bu belki de dönüşümün ilk aşamasıdır. Şimdiye kadar şikayet ettiysek bunun da bir sebebi vardı elbette ve şikayet etmekte bizim ihtiyacımızdan kaynaklanan bir durumdur. Ancak şikayetlerimize olan ihtiyacımızı fark edip bunu “şükretme” ye dönüştürebildiğimizde işler güzelleşmeye başlar. Yaratım ve kendini gerçekleştirme yolculuğu da tam bu noktada başlar bizim için. Gerçekten ne istediğinizi biliyor musunuz?
İlahi sistem kusursuz bir şekilde işliyor ve taleplerimizi bir emir olarak algılayarak taleplerimizi gerçekleştiriyor. Peki biz gerçekten ne istiyoruz bunu biliyor muyuz? Talebimizin gerçekleşmesi için taleplerimizin ve dualarımızın net olması çok önemli… Evren kök emirleri algılayabiliyor sadece. O yüzden “parasız, işsiz KALmak istemiyorum” dediğimizde tam olarak parasız ve işsiz kalıyoruz. “Güzel ve verimli YAŞAMAK istiyorum” dediğinizde bu talebiniz yerine getiriliyor.
Sonuç olarak… Önce ne istediğimizi bilmeliyiz. Sonrasında da bu kök emirlerle olumlu şekilde talep etmeliyiz sistemden. Niyetimiz ve bilincimiz ölçüsünde de bu talebimizin hızı belli olacak ve yaratıma girecektir. Şükrederek bolluğu ve güzellikleri çoğaltmalıyız hayatlarımızda. Çünkü NEYE ODAKLANIRSAK ONU BÜYÜTÜRÜZ HAYATIMIZDA… ;)