Susmak, mana eksikliğinden değil. Belki mana derinliğindendir. (Mevlana)
Ne güzel bir sözdür bu… Anlayana, idrak edebilene… Rutin hayatımızda hep kendimizi ifade etmenin peşindeyiz. Özellikle ergenlikten itibaren hep anlaşılmak isteriz… O yaşlarda anlamak bizim öncelikler listemizde yer almaz. Hatta uzun bir süre “anlamak” üzerine kafa bile yormayız. Herkes bizi dinlesin, bizi anlasın isteriz. Biz önemliyizdir, biz değerliyizdir ve herkes bizi anlamalıdır! Bunun uğruna neler yapmayız ki?? Sahne bizimdir ne de olsa. Görülmesi fark edilmesi gereken de haliyle bizizdir. Gençlik ateşi işte… Kanımız delice akar...
Ergenlik dönemleri genelde fark edilmek peşinde geçer. Takriben 15-25 yaşlar arasıdır bu dönem. Üç aşağı beş yukarı herkeste genellenebilir. Kendimizi bile tam anlayamadığımız ve keşfedemediğimiz, haliyle başkasını anlamak için de çaba sarf etmediğimiz dönemler… “Anlam” “derinlik” mana” gibi kavramlar 30’lu yaşlardan sonra hayatımıza girmeye ve öncelikler sırasında yükselmeye başlar.
İşte Mevlana’nın bahsettiği “susmak” eylemiyle de tanışırız ufak ufak… Susmanın nimetlerini görmeye başladıkça işler kolaylaşır bir nevi. Derinlik başlar, anlam artar hayatımızda… Manevi olarak huzura ve derinlik boyutlarına girdikçe susmanın konuşmaktan çok daha öte olduğunu deneyimleriz… Özellikle 40 yaşını aşanlar çok sık dile getirirler bunu. Konuşmak, kendini savunmak, kendini ifade etmek, kendini kanıtlamak gibi şeyler yerini derin bir sessizliğe ve dinginliğe bırakır. İşte bu noktada hayatı gerçekten anlamaya başlamışızdır… Hep tekrar edilen bir atasözümüz de vardır bununla ilgili. “Söz gümüşse sükut altındır” diye… Susmak hep bir adım üsttedir… Bunlar yaşadıkça keşfettiklerimizdir. Hep duyarız ama idrak aşaması bambaşka bir deneyimdir ve sözün içindeki “mana”yı keşfeder ve bilinçli olarak manayı kaydederiz hafızamıza, kalbimize.
Gençlik her daim değerlidir ama bence değerli olan yaş almaya başlayıp hayatın giderek hızlandığı ama bedenen yavaşlayıp her şeyi bambaşka gözlerle baktığımız olgunluk zamanlarımızdır. O yüzden hayat 40’ından sonra başlar sözünü de çok severim. Bu yaşlanmanın bir tesellisi değildir, sadece mananın başlangıcıdır bana göre. Gençlik elbette güzeldir ve değerlidir ama ben cahil olup, kendimi ve hayatı çözmekle uğraştığım o zor yıllara dönmek istemezdim açıkçası. Bedenen hızlı ve daha sağlıklı olsam da ruhen ve zihnen çok karmaşık olduğum ve hayatı bir kaos olarak gördüğüm zamanlardı. Sizi bilemem ama benim açımdan yorucuydu. Artık dinginliğin tadını çıkaran birisi olarak sustuğum, izlediğim ve her şeyden daha çok keyif aldığım, huzur bulduğum dönemlerdeyim. Bedenim yavaşladıkça zihnen hızlanıyorum ve hayattan aldığım keyif seneden seneye artıyor diyebilirim…
Size de susup izlerken manayı keşfettiğiniz, hayatla savaşmayı bırakıp her şeyi severek dinginlikle yaşadığınız keyifli zamanlar diliyorum… ;
Emel Uğur Kırıcı
YAZARLAR
Yayınlanma: 20 Ağustos 2020 - 10:30
Susmak! Huzurun kapısına doğru...
Susmak, mana eksikliğinden değil
YAZARLAR
20 Ağustos 2020 - 10:30
EDİTÖR
İlginizi Çekebilir