Merhaba sevgili okurlar nasılsınız? Bugün sizlerle çok sevdiğim bir dizi hakkında konuşmak istiyorum. Dizinin adı: Atypical ve Netflix’te yayınlanıyor hatta son sezonu yeni geldi eğer izlemediyseniz başlamanın tam zamanı.
Kısaca diziden bahsetmek gerekirse Sam Gardner adında otizmli bir gencin gözünden hayatı görüyoruz ve bu o kadar farklı ki bizim için günlük hayatın rutini sayılan mecazlar, soyut kavramlar onun için büyük bir problem oluyor çünkü anlayamıyor ve çok dürüst bu da onun için çok sorun oluyor.
Sam’i uzun süre yeşil kapüşonlusuyla ve büyük kulaklığıyla görüyoruz çünkü bunlarla çok rahat ediyor rutinleri ve kuralları çok seviyor ayrıca çok iyi çizim yapıyor. Hayatındaki en büyük ilgi alanı penguenler bir de Edison adındaki kaplumbağası… Bir Penguenin Özü Sam okuldayken bir gün çizim dersinde hocaları onlardan hayvan resmetmelerini istiyor ve herkes çizip getiriyor hocaları yapılan çizimleri çok beğeniyor fakat hayvanların özlerini de çizimlerde görmek istediğini ve hiçbir kural olmadığını söylüyor. İşte o sihirli cümle -kural yok- Sam’i çok korkutuyor çünkü kurallar onun için çok önemli ve o, çerçevenin içinde çok rahat ediyor. Sam somut olanı çizmekte başarılıyken soyut olanı yani penguenin özünü yakalama fikri onu son derece korkutuyor ve ona anlamsız geliyor. Ödeviyle ilgili yaşadığı sıkıntıyı hem iş hem de en yakın arkadaşı olan Zahid’e açtığında, Zahid ona özün içindeki sen demek gibi bir şey olduğunu söylüyor. Bunu anlamlandıramayan Sam penguenlerle ilgili yeterince bilgi sahibi olmadığını düşünüp daha fazla araştırma yapmaya karar veriyor ve düzenli olarak yaptığı akvaryum ziyaretlerini arttırmaya başlıyor. Zaten düzenli olarak görmeye gittiği Stumpy adında bir pengueni olan Sam onu her gün izlemeye gidiyor. Her gün saatlerce pengueni dikkatlice izleyip penguenin tüm programıyla ilgili notlar alıyordu. Penguenin özü aldığı notların içinde olmalıydı. Sam’e göre penguenin bütün yaptıkları onun özünü oluşturuyordu gerçekten öyle miydi? Sahiden bizim tüm yaptıklarımız da özümüzü mü oluşturuyor? Öğretmeni Sam ile aynı fikirde değildi öz yaptıkları değil kim olduğuydu. Bazen bir şeyin özü, olduğu şeyler kadar olmadığı şeylerle de ilgilidir. Sam ise aradığı cevabı Google’da bile bulamıyordu. Sam bir gün Stumpy’i ziyarete gitmekte gecikiyor ve onu göremeyeceğini çünkü çoktan Stumpy’nin mağarasına girdiğini düşünüyordu fakat gittiğinde Stumpy akvaryumda yüzüyordu. Sam buna çok şaşırır çünkü penguen ilk defa programının dışına çıkmıştır ve aynı zamanda Stumpy sıkıntılı görünür bunun üzerine hemen bir penguen terbiyecisi bulup durumu anlatır. Penguene test yapılır ve hasta olduğu anlaşılır Sam’e eğer Stumpy’nin farklı davrandığını fark etmese penguenin ölebileceği bile söylenir evet Sam Gardner Stumpy’nin hayatını kurtarır ve bu olay Sam’e ödeviyle ilgili bir fikir verir. Bir şeyin özü hangi koşulda olursa olsun, hiç değişmeyen yanıdır. Ve bir penguenin özü de Sam’inkine benzer çünkü ikisi de istikrarlıdır. Ama bir penguenin özü bundan çok fazlasıdır; penguenler birbirine ihtiyaç duyar, koloninin iyiliğini gözetirler. Ve bir penguen bir şey yapmaya karar verirse fikri asla değişmez. Çünkü bir penguenin özü şudur: Anormal derecede zor koşullarda yaşar ve hiç ayrılmazlar. Kalan mücadele eden ve direnen pek az türden biridir onlar. Evet, penguen ayakta kalıyor ve Sam bunu takdir ediyor. Çünkü üniversite de bazen ona öyle hissettiyor o yüzden şöyle diyor: “Ben de bir penguen gibiyim ve üniversite de benim Antarktika’m.” Dizide o kadar güzel metaforlar var ki anlatamam ve itiraf ediyorum bu bölüm bittiğinde ağlamıştım. Ah Sam! Seni alıp içime sokuveresim var çocuk… Sevgiyle kalın
Sam’i uzun süre yeşil kapüşonlusuyla ve büyük kulaklığıyla görüyoruz çünkü bunlarla çok rahat ediyor rutinleri ve kuralları çok seviyor ayrıca çok iyi çizim yapıyor. Hayatındaki en büyük ilgi alanı penguenler bir de Edison adındaki kaplumbağası… Bir Penguenin Özü Sam okuldayken bir gün çizim dersinde hocaları onlardan hayvan resmetmelerini istiyor ve herkes çizip getiriyor hocaları yapılan çizimleri çok beğeniyor fakat hayvanların özlerini de çizimlerde görmek istediğini ve hiçbir kural olmadığını söylüyor. İşte o sihirli cümle -kural yok- Sam’i çok korkutuyor çünkü kurallar onun için çok önemli ve o, çerçevenin içinde çok rahat ediyor. Sam somut olanı çizmekte başarılıyken soyut olanı yani penguenin özünü yakalama fikri onu son derece korkutuyor ve ona anlamsız geliyor. Ödeviyle ilgili yaşadığı sıkıntıyı hem iş hem de en yakın arkadaşı olan Zahid’e açtığında, Zahid ona özün içindeki sen demek gibi bir şey olduğunu söylüyor. Bunu anlamlandıramayan Sam penguenlerle ilgili yeterince bilgi sahibi olmadığını düşünüp daha fazla araştırma yapmaya karar veriyor ve düzenli olarak yaptığı akvaryum ziyaretlerini arttırmaya başlıyor. Zaten düzenli olarak görmeye gittiği Stumpy adında bir pengueni olan Sam onu her gün izlemeye gidiyor. Her gün saatlerce pengueni dikkatlice izleyip penguenin tüm programıyla ilgili notlar alıyordu. Penguenin özü aldığı notların içinde olmalıydı. Sam’e göre penguenin bütün yaptıkları onun özünü oluşturuyordu gerçekten öyle miydi? Sahiden bizim tüm yaptıklarımız da özümüzü mü oluşturuyor? Öğretmeni Sam ile aynı fikirde değildi öz yaptıkları değil kim olduğuydu. Bazen bir şeyin özü, olduğu şeyler kadar olmadığı şeylerle de ilgilidir. Sam ise aradığı cevabı Google’da bile bulamıyordu. Sam bir gün Stumpy’i ziyarete gitmekte gecikiyor ve onu göremeyeceğini çünkü çoktan Stumpy’nin mağarasına girdiğini düşünüyordu fakat gittiğinde Stumpy akvaryumda yüzüyordu. Sam buna çok şaşırır çünkü penguen ilk defa programının dışına çıkmıştır ve aynı zamanda Stumpy sıkıntılı görünür bunun üzerine hemen bir penguen terbiyecisi bulup durumu anlatır. Penguene test yapılır ve hasta olduğu anlaşılır Sam’e eğer Stumpy’nin farklı davrandığını fark etmese penguenin ölebileceği bile söylenir evet Sam Gardner Stumpy’nin hayatını kurtarır ve bu olay Sam’e ödeviyle ilgili bir fikir verir. Bir şeyin özü hangi koşulda olursa olsun, hiç değişmeyen yanıdır. Ve bir penguenin özü de Sam’inkine benzer çünkü ikisi de istikrarlıdır. Ama bir penguenin özü bundan çok fazlasıdır; penguenler birbirine ihtiyaç duyar, koloninin iyiliğini gözetirler. Ve bir penguen bir şey yapmaya karar verirse fikri asla değişmez. Çünkü bir penguenin özü şudur: Anormal derecede zor koşullarda yaşar ve hiç ayrılmazlar. Kalan mücadele eden ve direnen pek az türden biridir onlar. Evet, penguen ayakta kalıyor ve Sam bunu takdir ediyor. Çünkü üniversite de bazen ona öyle hissettiyor o yüzden şöyle diyor: “Ben de bir penguen gibiyim ve üniversite de benim Antarktika’m.” Dizide o kadar güzel metaforlar var ki anlatamam ve itiraf ediyorum bu bölüm bittiğinde ağlamıştım. Ah Sam! Seni alıp içime sokuveresim var çocuk… Sevgiyle kalın