Artık insanların bu ülkede nasıl geçindiğine kafa yormuyorum. Türkiye sınırlarından içeri giren herhangi bir kişi sanırım ne aç kalıyor ne de açıkta. Zaten hiç kimsenin yaşam standartlarını da sorgulamaya falan kalkmıyorum. Ben yalnız yaşayan biri olarak zar zor geçinirken aylardır işsiz olan ya da yarım maaş alanların nasıl bir cambazlık yaparak çarklarını döndürdüklerini benim mantığım almıyor. Çoğu kişi ağlanıyor ama ceplerinde 2-3 bin liralık akıllı telefon var.
*
Daha önceki yazılarımda pandemi sürecinin ekonomik sıkıntılarının kasım, aralık ve 2021 yıllarının başlarında daha derin hissedileceğini dile getirmiştim. Artık hazırında hazırı biterken çekilen kredileri ödeme zamanı geldi çattı. Tane ve gram ile alışveriş günleri geçirmeye herkes hazır olsun. Vatandaş daha şimdiden kış aylarında ödeyeceği doğalgaz faturalarını düşünmeye başladı.
*
Geçtiğimiz günlerde en yetkili ağızdan emekli maaşlarının ödenmesini iktidar bir icraatmış gibi aktardı. Lütfetmişsinizde ödenmişsiniz emeklilerimizin maaşlarını. O paraları o insanlar yıllarca çalışarak kendileri biriktirdi zaten. Çalışırken maaşlarından kesilen paralar onlar. O koltuklarda bunun için oturuyorsunuz. Bunun altında yatan psikolojisi gerçek ise, ‘biz hala emeklilerin maaşlarını ödeyebilecek güçteyiz’ algısını oluşturmaktır.
*
Televizyon ekranlarına çıkıp bol kesen konuşmakla ekonomi falan rayına oturmaz. Dolar sekiz liraya merdiven dayadı ve aşağı ineceğini sanmıyorum. Bu durumlarda yapılan en kolay şey anında gündem değiştirmek oluyor. Ama vatandaşın cebindeki enflasyon hiç değişmediği gibi artmaya da devam ediyor. Cepteki delik o kadar büyüdü ki kağıt para bile cepte durmuyor artık. Bazı televizyon kanallarında yayınlanan haberlere bakarsak ekonominin büyümeye devam ettiği, hatta en yetkili ağızdan ‘ekonomimiz uçuyor’ söylemleri duyuyoruz. Acaba hangi teknolojiyle ne üretip satıyoruz bunu çok merak ediyorum.
*
Geçtiğimiz günlerde Uluslararası Para Fonu küresel ekonominin bu yıl yüzde 4,4 oranında küçülmesinin beklendiğini açıkladı. IMF’nin dünya ekonomisi için 2020 yılında öngördüğü yüzde 4,4’lük daralma beklentisi, 1930’lardaki Büyük Buhran’dan bu yana yıllık bazda görülen en kötü düşüşe işaret ediyor. Uluslararası ekonomi 2008 yılındaki yıkıcı mali krizi sonrasında bile sadece yüzde 0,1 oranında küçülmüştü. Olsun canım bizim ekonomimiz uçuşuna devam ederken bir yandan da büyümeye devam ediyoruz. İnsan ‘çakılmasak bari’ demeden edemiyor.
*
Hafta ortasında açıklanan Dünya Bankası raporuna göre, düşük ve orta gelirli 120 ülke arasında Türkiye, en çok dış borcu olan 6. ülke oldu. Türkiye, borcun milli gelire oranında Arjantin'in ardından 2. sırada yer aldı. Dış borcumuz ne kadar biliyor musunuz? Tam 440,9 milyar dolar. Ve biz bunun sadece faizini ödeyebiliyoruz. En çok dış borcu olan 10 ülke içinde Türkiye, dış borcun milli gelire oranında ise yüzde 59’luk oranla ikinci sırada yer aldı. İşte bu en son cümle durumumuzun ne kadar vahim olduğunu açıklıyor. Kısacası uçtuğumuz falan yok, rüya görüyor olmalıyız…
YAZARLAR
Yayınlanma: 16 Ekim 2020 - 10:00
Uçmaya devam ediyoruz!..
Artık insanların bu ülkede nasıl geçindiğine kafa yormuyorum
YAZARLAR
16 Ekim 2020 - 10:00
EDİTÖR
İlginizi Çekebilir