Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu Çanakkale İl Başkanı Arda Gel, 2 Ağustos’ta gerçekleştirilecek 6’ncı Dönem Toplu Sözleşme görüşmeleri öncesi açıklamalarda bulundu. Gel, “Yoksulluk sınırının 11 bin 929 lira olarak hesaplandığı bir dönemde kamu çalışanlarının ücretlerinin insan onuruna yakışır bir düzeye çıkarılması kaçınılmazdır” dedi.
Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu Çanakkale İl Başkanı Arda Gel, kamu emekçilerinin yanı sıra emekliler ile diğer kamu görevlilerini de ilgilendiren 6’ncı Dönem Toplu Sözleşme görüşmelerinin, 2 Ağustos 2021 tarihinde başlayacağını ifade ederek açıklamalarda bulundu.
Gel, şöyle dedi: “Dört kişilik bir ailenin açlık sınırının 3 bin 468 lira, yoksulluk sınırının 11 bin 929 lira olarak hesaplandığı bir dönemde kamu çalışanlarının ücretlerinin insan onuruna yakışır bir düzeye çıkarılması kaçınılmazdır. Milli gelirin dağılımı ücretliler aleyhine bozulmaktadır, ücretlilerin gelirden aldığı pay yıllardır azalmaktadır. Zam oranlarının, iktidarın hiç tutmayan enflasyon hedefi ve TÜİK’in açıkladığı, ancak ücretliler için hiçbir anlam ifade etmeyen “resmi enflasyon” baz alınarak belirlenmesi kamu emekçilerinin yoksulluğunu artırmaktadır. TÜİK’in son aylarda yüzde 17 -18 seviyesinde hesapladığı yıllık enflasyon, gerçekte yüzde 30’lu oranlarda seyretmektedir. Gerçek enflasyon karşısında satınalma gücü mum gibi eriyen kamu çalışanları, artan refahtan diğer bir ifadeyle, ekonomideki reel büyümeden de pay alamamıştır.” “Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu olarak, toplu sözleşmeyle ilgili taleplerimizin bazıları şöyle: Kamu çalışanlarının en azından 2002 yılında milli gelirden aldığı pay kadar bir pay alabilmesini sağlayacak bir ücret zammı yapılmasını talep ediyoruz. Önceki yıllarda yaşanan kayıpların karşılanabilmesi için kamu çalışanlarının ücretlerine öncelikle yüzde 30 oranında bir zam yapılmalıdır. Bu zamdan sonra 2022 yılının ilk yarısı için yüzde 15, ikinci yarısı içi yüzde 15, 2023 yılının ilk yarısı için yüzde 15 ve ikinci yarısı için de yüzde 15 oranında zam yapılmalıdır. Üniversite mezunu tüm memurların ek göstergeleri 3.600’e çıkarılmalı, 6’ncı dereceye inen tüm kamu çalışanlarına ek gösterge verilmelidir. Kamu çalışanlarına yılda bir defa yıllık izne ayrılırken bir maaş tutarında ikramiye ödenmelidir. Gelir vergisi tarifesinden kaynaklanan vergi yükü artışı önlenmelidir. Tüm ücretlerin asgari ücret kadar olan kısmı vergiden istisna edilmelidir. Aynı kadro ve unvanlarda çalışanlar arasındaki maaş farklılıkları giderilmeli ve eşit işi eşit ücret ödenmelidir. Yıllardır artırılmayan doğum yardımı ödenekleri günün koşullarına göre yeniden belirlenmelidir.” “Kamu emekçilerine dayatılan grev hakkı bulunmayan ve anlaşma sağlanamazsa Kamu Görevlileri Hakem Kurulunun karar verdiği bu sözde toplu sözleşme düzeni Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası anlaşma ve sözleşmelerdeki taahhütlerine aykırı, çağdaş normlardan uzaktır. Çağdaş ülkelerdeki sendikaların ve çalışanların sahip olduğu hiçbir hak ve özgürlük Türkiye’deki kamu sendikalarına ve kamu emekçilerine tanınmamıştır. Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu; emekçilerin sendika özgürlüğü, grev ve toplu sözleşme hakkı, mali ve sosyal hakları için verdiği meşru mücadelesini bu dönemde baskılara rağmen sürdürecektir. Enflasyon kadar zam değil bütün haklarımızı, insan onuruna yaraşır bir şekilde emeğimizin karşılığını, gelirin adil dağılımını istiyoruz.”
Gel, şöyle dedi: “Dört kişilik bir ailenin açlık sınırının 3 bin 468 lira, yoksulluk sınırının 11 bin 929 lira olarak hesaplandığı bir dönemde kamu çalışanlarının ücretlerinin insan onuruna yakışır bir düzeye çıkarılması kaçınılmazdır. Milli gelirin dağılımı ücretliler aleyhine bozulmaktadır, ücretlilerin gelirden aldığı pay yıllardır azalmaktadır. Zam oranlarının, iktidarın hiç tutmayan enflasyon hedefi ve TÜİK’in açıkladığı, ancak ücretliler için hiçbir anlam ifade etmeyen “resmi enflasyon” baz alınarak belirlenmesi kamu emekçilerinin yoksulluğunu artırmaktadır. TÜİK’in son aylarda yüzde 17 -18 seviyesinde hesapladığı yıllık enflasyon, gerçekte yüzde 30’lu oranlarda seyretmektedir. Gerçek enflasyon karşısında satınalma gücü mum gibi eriyen kamu çalışanları, artan refahtan diğer bir ifadeyle, ekonomideki reel büyümeden de pay alamamıştır.” “Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu olarak, toplu sözleşmeyle ilgili taleplerimizin bazıları şöyle: Kamu çalışanlarının en azından 2002 yılında milli gelirden aldığı pay kadar bir pay alabilmesini sağlayacak bir ücret zammı yapılmasını talep ediyoruz. Önceki yıllarda yaşanan kayıpların karşılanabilmesi için kamu çalışanlarının ücretlerine öncelikle yüzde 30 oranında bir zam yapılmalıdır. Bu zamdan sonra 2022 yılının ilk yarısı için yüzde 15, ikinci yarısı içi yüzde 15, 2023 yılının ilk yarısı için yüzde 15 ve ikinci yarısı için de yüzde 15 oranında zam yapılmalıdır. Üniversite mezunu tüm memurların ek göstergeleri 3.600’e çıkarılmalı, 6’ncı dereceye inen tüm kamu çalışanlarına ek gösterge verilmelidir. Kamu çalışanlarına yılda bir defa yıllık izne ayrılırken bir maaş tutarında ikramiye ödenmelidir. Gelir vergisi tarifesinden kaynaklanan vergi yükü artışı önlenmelidir. Tüm ücretlerin asgari ücret kadar olan kısmı vergiden istisna edilmelidir. Aynı kadro ve unvanlarda çalışanlar arasındaki maaş farklılıkları giderilmeli ve eşit işi eşit ücret ödenmelidir. Yıllardır artırılmayan doğum yardımı ödenekleri günün koşullarına göre yeniden belirlenmelidir.” “Kamu emekçilerine dayatılan grev hakkı bulunmayan ve anlaşma sağlanamazsa Kamu Görevlileri Hakem Kurulunun karar verdiği bu sözde toplu sözleşme düzeni Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası anlaşma ve sözleşmelerdeki taahhütlerine aykırı, çağdaş normlardan uzaktır. Çağdaş ülkelerdeki sendikaların ve çalışanların sahip olduğu hiçbir hak ve özgürlük Türkiye’deki kamu sendikalarına ve kamu emekçilerine tanınmamıştır. Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu; emekçilerin sendika özgürlüğü, grev ve toplu sözleşme hakkı, mali ve sosyal hakları için verdiği meşru mücadelesini bu dönemde baskılara rağmen sürdürecektir. Enflasyon kadar zam değil bütün haklarımızı, insan onuruna yaraşır bir şekilde emeğimizin karşılığını, gelirin adil dağılımını istiyoruz.”