Adam çıkmış karayolu üzerinde ki koca tabelanın tepesine, intihar edecek. Kalabalık toplanmış, itfaiye, polis gelmiş. Herkeste bir telaş. İkna ederek indirecekler oradan adamı. Hani çıktığı yerde çok yüksek değil ama araçlar geçiyor yoldan. Bir atlasa oradan aşağıya hop diye, belki ölmez o yükseklikten ama ya geçen araçlar. Polis çıkmış itfaiye merdivenine; “kardeşim ne derdin var, gel aşağıya inelim biz yardımcı oluruz” diyor, o ise etrafına bakınıp; “atlarım” diye bağrınıyor. Polis yineliyor, o bakınıyor ve birden aklına bir fikir geliyor. Başlıyor kalabalığa seslenmeye; “tekrar edin benimle, anladınız mı, tamam mı? Bak, tekrar edin ha”. Kalabalık şaşkın bu kez. Adam bağırıyor; “en büyük cimbom”, etraftakiler birbirine bakıyor. Polis şaşkın; “ kardeş ne diyorsun sen, hadi gel inelim, bak tamam… En büyük cimbom kardeş, valla cimbom”. Adam kızgın, kalabalık tekrar etmemiş; “bağırsanıza lan, bağırın, atlarım valla… Bağırın lan… En büyük cimbom” . Kalabalık hep bir ağızdan; “en büyük cimbom”. Fenerlisi var, Beşiktaşlısı var… Var oğlu var yani. Devam ediyor adam; “şampiyon cimbom”… Kalabalık; “şampiyon cimbom”. İyice gaza geliyor adam; “Fener kümeye, Fener kümeye”. Kalabalık artık havaya girmiş vaziyette, eğlenerek ve gülerek, canlı bir ses tonuyla; “Fener kümeye, Fener kümeye”…
Bu da oldu işte. Artık halkımız intihar etmeyi de beceremiyor. Duygusuz, ruhsuz, şuursuz, ahlaksız, onursuz bir kitle oluştu içimizde. Hiçbir manevi değere sahip değiller. Hayat şaka bile değil. Hayatın anlamı hakkında hiçbir fikre sahip değiller. Günlük yaşayıp anlık seviyorlar. Birden boşalan içeriksiz duygulara sahipler ve asla tekrar dolamıyorlar. Enerjileri yok, öngörüleri yok, bilgileri yok. Para ve din arasına sıkışmışlar. Anlamsız bir boşluğun hakimi oldukları için ellerinde ki “hiç” zenginliğinin yokluğu ile karşılaştıklarında içine düştükleri nedensizlik denizinde boğuluyorlar.
Şimdi bunların Türkiye’sinde yaşıyoruz. Sahip oldukları nedensizlik denizinde hiçlikleriyle bizlerin hakimi olduklarını sanan zavallıların Türkiye’si. Kabahat bizim. Bir başka ülkede olsalar psikolojik tedaviyi hastane odasında yatılı olarak alırlar ama burada, bizim onlara kaptırdığımız Türkiye’de “sahip” pozisyonundalar. Sanıyorlar ki; onlarsız bir hayat düşünülemez. Oysa ki; özlemini çektiğimiz hayat onlarsız olan. Bilinçli vatandaş kitlesinden oluşan bir toplum özlemi ile yanıp tutuşan bizler için onlarsız bir hayat en güzel hedef.
Ülkemiz insanı aslında atalarından aldığı örf-adet ve ananeleriyle mutlu mesut yaşamaktaydı. Birden bire Acun denilen bir mahlukat geldi ve tüm toplumsal değerleri yerle bir etmek adına televizyon programları yapmaya başladı. Yetmezmiş gibi bir de yerli dizi furyası patladı peşi sıra. Zaten okumayan toplumduk, öylece afalladık bir anda. Aile içi ensest ilişkiler, yasak aşklar ile devam eden evlilikler, kadına şiddet, mafya tiplerin sevecen halleri, kıroluğun pirim yaptığı sevimli sahneler… Toplumsal gerçeklerin çarpıtıldığı bir dünya dizi ile saldırıldı geçmişimize ve ne idüğü belirsiz tipler ile doldu toplum sonunda.
Gelecek yatırımı yapmak istiyorsak televizyon dizilerinden, özellikle yerli dizilerden ve Hollywood denen sahtekarlar yatağının filmlerinden uzak durmalıyız. Bolca okumalı ve okuduklarımızı tıpkı futbol maçları gibi tartışmalıyız. Yoksa gün gelir, hepimiz bir trafik levhasının üzerine tüneyerek başlarız bağırmaya; “en büyük cimbomlaaaannnn”…
YAZARLAR
Yayınlanma: 08 Aralık 2018 - 12:25
Ufuk Cankaya yazdı... En Büyük…
Adam çıkmış karayolu üzerinde ki koca tabelanın tepesine, intihar edecek
YAZARLAR
08 Aralık 2018 - 12:25
EDİTÖR
İlginizi Çekebilir