"Ne yapıyorsun burada"?diye sordu ona…
"İçiyorum,"diye yanıt verdi ayyaş hüzünlü bir sesle
"Niye içiyorsun peki?"diye sordu Küçük Prens
"Unutmak için,"diye yanıtladı ayyaş
"Neyi unutmak için?" diye üsteledi Küçük Prens
Ona şimdiden acımaya başlamıştı.
"Utandığımı unutmak için,"diye itiraf etti ayyaş başını öne eğerek Bu benim hayatımda durup defalarca üzerine düşündüğüm bir diyalogdur.
Kendisine ağır gelen ve baş edemediği bir duyguyu unutarak savuşturmak ne derece mümkün
İnsan neden utanır ki?
Utanmak iyi bir şey midir?
Bir erdem midir? Utanmak
Yoksa bize verilmiş bir eksiklik mi?
Fikrimce "Utanmak";
insanı insan yapan duyguların en başında gelir bana göre.Kendimizi dizginlemek adına keşfedilmiş kurallar ve yasaklar, insani hiç bir erdem barındırmazlar.Onlar sadece kendisini düşünen insanın kişisel ve toplumsal menfaat hesaplarının bir sonucu olarak var olan ve yaptırım gücüyle yaşam bulan olgulardır.
Tamamen saldırgan dürtülerimizi ve hayvan yanımızı kontrol etmek için tasarlanmış toplumsal silahlardır.
Oysa insanı insan yapan edep ve erdem tohumunun en somut mihenk taşı utanma duygusudur diye düşünüyorum.
Yaşam özümsenmesi hissedilmesi gereken bir zaman süreci olduğu kadar bizi bilmediğimiz bir sona doğru sürüklemesi dolayısıyla baş edilmesi de gereken bir yolculuktur.
Buradan yola çıkarak hayatı erdem ve hassasiyetle karşılayabilen için hala "utanabilmek" insan kalabildiğimizin yegane göstergesidir.
Ancak gözlemim o dur ki ,bu yaşlı ve yorgun yerkürenin insana dair yaşadığı her olumsuz duygu ve durumun arkasında kaybedilmiş bir utanma duygusunun eksikliğini görebiliyorum.
Başı dik duruş ,gururlu ve kararlı bir insan simgesi ise
Başı önde eğik kusuruna hatasına rağmen hala insan kalabilmiş erdemli simgedir de onun.
Sadece kendimizin bireysel değil türümüzün de hatalarıyla yüzleşmeyi başarabilmiş bireylerin en güzel hediyesidir utanmak.
Hataları karşısında saldırgan ve savunan insan hala sürüngen ve ilkel beyniyle var olan insandır.
Ve günümüzün en kıymetli kavramlarından "empati",utancını demlendirmiş insanın en kıymetli değeridir.
Hatalar eğer sorgulanmaya muhtaç gerçekliklerimiz ise utanmak bu sorgulamanın en somut matematiksel sağlaması ve sonucudur.
İnsan utancından uzaklaştıkça aslında kendinden ve yaşamdan uzaklaşır
Ve yaşamak için geldiğimiz bu dünyayı sadece ve yine bizim utancımız kurtaracak ve yaşatacaktır.
"İçiyorum,"diye yanıt verdi ayyaş hüzünlü bir sesle
"Niye içiyorsun peki?"diye sordu Küçük Prens
"Unutmak için,"diye yanıtladı ayyaş
"Neyi unutmak için?" diye üsteledi Küçük Prens
Ona şimdiden acımaya başlamıştı.
"Utandığımı unutmak için,"diye itiraf etti ayyaş başını öne eğerek Bu benim hayatımda durup defalarca üzerine düşündüğüm bir diyalogdur.
Kendisine ağır gelen ve baş edemediği bir duyguyu unutarak savuşturmak ne derece mümkün
İnsan neden utanır ki?
Utanmak iyi bir şey midir?
Bir erdem midir? Utanmak
Yoksa bize verilmiş bir eksiklik mi?
Fikrimce "Utanmak";
insanı insan yapan duyguların en başında gelir bana göre.Kendimizi dizginlemek adına keşfedilmiş kurallar ve yasaklar, insani hiç bir erdem barındırmazlar.Onlar sadece kendisini düşünen insanın kişisel ve toplumsal menfaat hesaplarının bir sonucu olarak var olan ve yaptırım gücüyle yaşam bulan olgulardır.
Tamamen saldırgan dürtülerimizi ve hayvan yanımızı kontrol etmek için tasarlanmış toplumsal silahlardır.
Oysa insanı insan yapan edep ve erdem tohumunun en somut mihenk taşı utanma duygusudur diye düşünüyorum.
Yaşam özümsenmesi hissedilmesi gereken bir zaman süreci olduğu kadar bizi bilmediğimiz bir sona doğru sürüklemesi dolayısıyla baş edilmesi de gereken bir yolculuktur.
Buradan yola çıkarak hayatı erdem ve hassasiyetle karşılayabilen için hala "utanabilmek" insan kalabildiğimizin yegane göstergesidir.
Ancak gözlemim o dur ki ,bu yaşlı ve yorgun yerkürenin insana dair yaşadığı her olumsuz duygu ve durumun arkasında kaybedilmiş bir utanma duygusunun eksikliğini görebiliyorum.
Başı dik duruş ,gururlu ve kararlı bir insan simgesi ise
Başı önde eğik kusuruna hatasına rağmen hala insan kalabilmiş erdemli simgedir de onun.
Sadece kendimizin bireysel değil türümüzün de hatalarıyla yüzleşmeyi başarabilmiş bireylerin en güzel hediyesidir utanmak.
Hataları karşısında saldırgan ve savunan insan hala sürüngen ve ilkel beyniyle var olan insandır.
Ve günümüzün en kıymetli kavramlarından "empati",utancını demlendirmiş insanın en kıymetli değeridir.
Hatalar eğer sorgulanmaya muhtaç gerçekliklerimiz ise utanmak bu sorgulamanın en somut matematiksel sağlaması ve sonucudur.
İnsan utancından uzaklaştıkça aslında kendinden ve yaşamdan uzaklaşır
Ve yaşamak için geldiğimiz bu dünyayı sadece ve yine bizim utancımız kurtaracak ve yaşatacaktır.