Nasıl gidiyor sıcaklarla aranız? Benim yaz mevsimim, memleketimizin sahilinde, gölge bir yerde oturup çayımı yudumlamaktan ibaret geçiyor. Fazla da beklentim yok diyebilirim. Her şeye dertlenmekten bir çok şeye üzülmekten kendine vakit ayırma ve tembellik yapma lüksü olmuyor insanın. Hakkımız olan tatil ve dinlenme çoğu zaman mümkün olmuyor. Tatil demek dinlenmek demek, peki nasıl dinlenmiş hissedeceğiz kendimizi?
Mavi bayrak alan plajlarımız mevcut. Dışarıdan cezbedici gibi görünsede dinlenmek için tercih ettiğinizde az çok rahatsız eden durumlarla karşılaşabiliyorsunuz. Mesela sahile vuran insanı utandıran çöplerin varlığı insanın kafasında 'ben nereye geldim' sorusunu canlandırıyor. Doğal gölge alanlarının olmaması da ayrı bir mevzu. Neden ağaçlandırmaktan korkuyoruz? Her dikelen ağaç geleceğimize mesajken üstelik. Bu konuda basit projeler geliştirecek imkanımız da var. Etrafımızda nefes alacak yeşillik ve gölgelik alan neredeyse bulamıyoruz. Yolda yürüyerek bir yere gitmek demek kafamıza geçecek güneşe razı olmak demek.
Gündüz vakti dışarıda yapılacak işlerimizi yapmasak. Gün indikten sonra hava almaya şöyle bir kordona çıksak. Kordondaki loş ışıklarda ruhumuzu dinlendirirken bir mola verip Prof. Dr. Türkan Saylan Sosyal Tesisleri’ nde oturup bir çay içsek, ne keyifli olur. Çayımızın içini neredeyse masamızı görmekte zorlanırken, karanlıklar içinde buluyoruz kendimizi. Işıklandırma yapmayı mümkün kılan güneş enerjisi ile çalışan aydınlatmalar da mevcut günümüzde. Çayı uygun fiyata içeceğiz diye de karanlıkta oturmayalım yani. Emekli kenti diye bahsettiğimiz şehrimize böyle dikkatsiz davranmayalım. Zira bizlerde geleceğin emeklisi sayılırız.
Toprağa ayağımız değse maddi bir değeri var. Evet, herkes bu değere vergi adını veriyor. Bu topraklarda ayağı yere değmeden yaşayanlarımıza sürekli af var. Ayağı yere değmeyenin lüks taşıtlardan inip kimsecikleri gördüğü de yok. Lüksün karşılığı yokken fukaranın bir tek emeklilik hayali var. Bu zamana kadar tükettiğimiz memleket kaynaklarını karşılayacak üretim sahasının da yok olması hayallerimizi emeklilikte sabitledi. En çokta fukaralık üzerlerimize yapıştı, kaldı.
İyi haftalar.