Bir önceki yerel seçime göre köklü proje değişikliklerinin olacağını düşünmüyorum. Halk apolitik olmuş durumda ve hiç bir parti adayının fayda getireceğini düşünmüyor. Ezbere oy verip geçiyor. Zaten siyasette de bir ideali, fikri olan insanlar kaldı mı, emin değilim. Herkes kısa vadede, küçük kazançlar peşinde... Çünkü siyasette bir omurga kalmamış. Yıllardır aday olup seçilen kişiler tekrar aday gösterilmeyince hemen başka partiye geçiyor. Teklif alamayınca bağımsız aday oluyor. Eğer güçlü de bir adaysa partileri tarafından mecbur tekrar aday gösteriliyor. Çünkü başka partiden ya da bağımsız aday olursa hiç kazanamayacaklar. Diğer yandan da en radikal kişiler bile partisinden yüz bulamayınca, sövüp saydığı partiye gidip rozet taktırabiliyor. Mesela Sinan Oğan geçtiğimiz seçimlerde siyasette yeni bir ekol açtı. Sayesinde büyük şehirlerde yüzde bir bile oy alamayacak kişiler, aday oluyor. Neden? Seçim ikinci tura kalırsa bir partilerden bir şeyler koparacaklardı. Ülkemizde siyasi dengelerin değişimi için 24 saatin uzun bir süre olduğu yıllar önce bir siyasi tarafından söylenmişti. Peki ne oldu? Senaryo yazıp oynayanların maşası olan halka olanlar oldu. Muhalif seçmenin tepki oylarının (veya oy kullanmamalarının) kime zararı olacağını pek de kestiremeyecekler. Muhalefet daha 10 ay önce çok büyük başarısızlık yaşadı, bu tarafın motivasyonu bu. Deniyor ki iktidar seçmeni de kızgın, ekonomi kötü, kiralar, enflasyon vs... İyi de, ben bir tane iktidar partili tanımıyorum, seçmeni olduğum partiye ders vermek için bu sefer oy vermeyeceğim ya da başka partiye oy vereceğim diyen. Peki sizce muhalefet seçmeninin bu "seçenek sahibi olma" lüksü nereden geliyor? Zannediliyor ki muhalefet hezimete uğrarsa ülke düze çıkacak. Karşımızdaki sonsuz, sınırsız kötülüğü hala anlamadık, muhalefete ders verme peşindeyiz.
Karşı tarafa kötü cümleler kurarak gerçek aktörleri örtbas ediyoruz. Aktörler sandığımızdan çok daha büyük. Ulusal ve uluslararası çok sayıda faktör var. Sıkışılan yerde ulusal aktör hemen yetişiyor. Kavganın gerçek sanılmasına yardımcı oluyor. Asıl olan, iki tarafın da yalandan kavga ettiğidir. Halk tarafından anlaşılmasın diye hem içerden hem dışardan ses çıkmaz.
Halkı farklı afyonlarla oyalarlar. Mesela; cemaatler, tarikatlar ve siyasal dinciler, asla ama asla kendi şıh, şeyh veya liderlerini sorgulamaz ve bunların dışında otorite kabul etmezler.
Kötü durum ile yöneten arasındaki bağlantıyı kuramazlar ve yönetenin sorumluluğu yokmuş gibi davranırlar. Körü körüne, çıkar uğruna geleceklerini satıyorlar. Farkına vardığımızda iş işten geçmiş olacak. Orta Doğu gibi kan gölüne dönüşünce bu vatana bu millete nasıl ihanet ettiğimizi anlayacak mıyız dersiniz?
İyi haftalar.