Sağlık maşallah paralı oldu. Hastanelerimizde bıçak parası isteyenler mi dersiniz, oradan oraya savrulan çalışanlar mı, randevu almanın zorluğu mu ?
Ne derseniz deyin..
Mesela; Üniversite Hastanesi toplam 1708 personel ile hizmet veriyormuş.
Bunların 449’u doktormuş..
Kaçı Prof, kaçı Doç orasını bilmiyorum. Haber saldım, gelirse yazıma ekleyeceğim.
565 yatak varmış..
96 yoğun bakım ile göz kamaştırıyor..
Yeni doğan yoğun bakım ise 16 yataklıymış..
18 ameliyathane varmış..
Ve.. sıkı dur 72.500 m² kullanım alanına sahipmiş..
Rakamlar muhteşem ama randevu almaya gelince deveye hendek atlamak gerekiyor..
Mesela; benim de arada bir gittiğim veya gitmek istediğim – malum arada gitmek lazım - Prof. Dr. Bahadır Kırılmaz hocadan randevu almaya çalışırsan çok zor. 22 Temmuz 2024 Pazartesi gününe kadar dolu. Ondan sonraki tarihler henüz planlanmamış..
Zaten planlandığı anda çatır çutur dolacak saatler..
Diyelim ki; Göz Hastalıkları servisinde Prof. Dr. İsmail Erşan’dan randevu almak istiyorsun.
Nah alırsın diyeceğim de demiyorum; ve zor alırsın azizim en yakın tarih 17 Temmuz 2024 Çarşamba ama o tarih de zaten henüz planlanmamış diye yumuşatıyorum.
Paranla da olsa randevu yok..
420 liraya hocanın birkaç dakikasını alacaksın ama yok kardeşim, olsa vermezler mi..
Benim önerim vallahi bin liralık, 2 bin liralık, 3 bin liralık diye artan paketler yapılsın parası olan şak diye gitsin tak diye muayene olsun.
Devlet Hastaneleri farklı mı ?
Onlar da aynı; randevu koparmak neredeyse deveye hendek atlatmaktan zor..
Haaa..
Devlet Hastanelerinin avantajı şu; istediğine muayene olabilirsin. Hoca parası falan ödemezsin.
Biz yine Üniversite Hastanesine dönelim..
Normal bir randevu aldığında; yani beleş muayene olmak istersen son sınıf öğrencilerinin eline kalıyormuşsun..
Bir abimiz anlattı:
“Üniversite Hastanesine gittim. Normal randevumuzu kopardık ya sevindik. İnsan hastaların ve hastalığın kol gezdiği bir yere giderken sevinir mi sevindik. Sıramızı bekledik, aç ağzını yum gözünü derken nasıl oldu biz de anlamadık ama muayenemizi olduk. Maşallah dedim kendi kendime, doktor ne kadar genç. Hoşuma gitti açıkçası. Yahu meğer beni muayene eden doktor son sınıf öğrencisiymiş. İşkillendim açıkçası ama belli etmedim. İtiraf ediyorum kendimi kobay gibi hissettim. Ben ki; yıllarını devlet hizmetinde geçirmiş ve emekli olmuş biri olarak bunu mu hak ediyorum. Kendi kendime içerledim. Sağlık konusunda Üniversite Hastanesi tercihimi gündemimden çıkardım. Hiç olmazsa tecrübeli bir Devlet Hastanesi hekimine muayene olurum..”
Durum bu..
Randevu almak milletimizin büyük dertlerinden biri..bu gidişle randevu çözümsüzlüğü ağırlaşarak büyüyecek. Sonunda biz vatandaşlar, onca yıl prim ödemiş olmamıza karşın özel sağlık sigortaları yaptırarak özel hastanelerin cebini doldurmak zorunda kalacağız..
Özel Hastaneler..
Önemli tabi; onlar da tencereyi kaynatacak..
Velhasıl diyeceğim o dur ki; sen 420 lirayı bayılıp hocaya muayene olayım, onun birkaç dakikasını satın alayım desen de üç vakte kadar bekleyeceksin; sonra beyaz bir melek gelecek omzuna konacak ve sana şöyle diyecek..
Bu devirde parayı versen de düdüğü çalamazsın..
Meraklısına:
Google sordum ve bir yanıt aldım. Çomü Tıp Fakültesinde 54 Prof, 49 Doçent varmış.. bir sürü farklı bilgiler var. Muhtemelen çoğu güncel değil. Eğer Çomü Tıp Fakültesinde Prof ve Doç sayısı buysa çok yetersiz diyeceğim ama belki de racon bu kadar olmayı gerektiriyordur.
Geçmişten bu güne yazdığım pek çok yazıda hep üzerine basa basa anlatmışımdır. Ben Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesinde olsam; hadi yönetici de olsam mutlaka şu soruya gerçekçi yanıt arardım.
Kendini çok iyi yetiştirmiş, aranır olabilmiş hocalar ve öğrenim görmek isteyen öğrenciler seçimini yaparken Çanakkale’yi mi yoksa Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi mi seçiyor ?
Bu sorunun yanıtı mutlaka ciddi bir anket ile bulunmalı..