Bak buradan ilan ediyorum; bize miras bırakılan eski İngiliz Bahçesi- Halk Bahçesi son birkaç aydır Park Bahçeler biriminin oyun alanı oldu. Önüne gelen ağacı kabaklıyorlar. Ne meraklılar kabaklamaya; hayretle ve ibretle izliyorum.
Dün ağaç için on binler yürürken, nöbet tutarken Halk Bahçesinde yapılan kıyıma kimsenin sesi çıkmıyor. Bu kabaklama bir beni mi rahatsız ediyor. Bir tek ben mi bu kıyımı görüyorum.
Emekli olan; hadi olmak zorunda kalan eski Park Bahçeler Müdürü Göksel beye de aynı şeyi söylüyordum. Kesme kardeşim kesme; çürük ağaçları temizlemek bahanesiyle eline geçeni doğruyorsun.
Bu demir çit ve şerit maşallah oraya yerleşti; neredeyse bir aydır duruyor. Üstelik de hiç bir ey yapılmıyor; bakalım altından ne çıkacak ?
Meğer ben Göksel beye haksızlık etmişim; yeni ekibin yanında kendisi melek kalıyor. Şimdiki arkadaşlar Halk Bahçesine postu serdi her gün kesmece, kabaklamaca.
Ne meraklısınız kabaklamaya..
Geçen ay da yazdım bu konuyu. Bana Belediyenin internet sitesinden yanıt vermişler. Neymiş efendim, çürümüş olanları kesiyorlarmış.
Biz de inandık..
Yahu Halk Bahçesi demek ki kökten çürümüş.
Peki o ağaçları kurt yiyip bitirene kadar neredeydiniz.
Bak atalarımız açık açık söylemiş:
“Yaş kesen baş keser”
Hep söylerim, o kestiğiniz ağaçlardaki kuşların yuvasını, arıların evini, böceklerin huzurunu bozuyorsunuz ya; hah işte onlar bi gün ardınızdan gelir bunun hesabını sorar.
Hadi kestiniz; bizi dinlemiyorsunuz..
Nasılsa kimsenin bi şey dediği de yok; alt dudağını işaret parmağını götürüp sonra “hıımmm” deyip şak gözüne kestirdiğin ağacı doğruyorsun.
Neymiş çürümüş..
Daha önce de bahaneleri “ya fırtınada devrilirse..” idi..
Alman sokağından Halk Bahçesine giriş kapısının sağ tarafı. Kabaklamanın daniskası yapıldı. Maşallah diyelim, beğenelim.
Ağaç kesilir, kabaklanır ama tehdit oluşturuyordur, duvarını patlatmıştır, evet çürümüştür, yıldırım düşmüştür..
Sizin yüzünüzden bu şehirde sonbahar görmüyoruz; elimizde bir tek Halk Bahçesi vardı onu da durmadan kabaklıyorsunuz.
Geçen yazımda iki fotoğraf yayınladım. 10 yıl öncesi 10 yıl sonrası. Orada net olarak Halk Bahçesindeki kıyım; hem de acımasızca yapılan kıyım görülüyor.
İşte o yazının linki; lütfen o iki fotoğrafa bakın ey okur.
https://www.canakkalekalem.com/yazarlar/ilker-yurttas/kabaklama-bagimliliginiz-mi-var-sizin/117589/
Hah, bu da aynı kapının sol tarafındki ağaçlar. Vallahi Halk Bahçesine bir kurt sürüsü dadanmış bütün ağaçları yiyip bitiriyor. Kabaklamadan kurtarmak mümkün değil galiba.
Hadi bana şunun cevabını da verin; mesela son 10 yılda Park Bahçeler Müdürlüğü şehirde kaç ağaç dikti. Bu ağaçların dağılımı nedir; nerelerde dikilmiştir. Öyle çürümüş tek bir ağacın fotoğrafını paylaşıp kafa atmakla olmaz, kaç ağaç diktiniz hadi belgeleyin de bilelim..
20 yıl önce yazdığım bir yazıda şöyle demiştim..-isteyen arayıp bulabilir-
Bizim mimarlarımız 3+1’i lüks konut diye bize yıllarca yedirdi. Estetikten yoksun, dandik balkonlar, pencereler ve korkunç ötesi çirkinlikteki konutlarla şehri kirlettiler.
Dikkat edin; bana son 20 yılda; hatta 40 yılda zeminden çıkma yapmamış estetik bir tek konut gösterin. Hepsi üç beş metre kare daha kazanmak için çıkma yaptı. Hep rant hep rant; kimse de estetik olma kaygısı taşımadı; taşımıyor. –hala taşımıyorlar-
O yazımın içinde yine demiştim ki; facia olan yalnızca konutların çirkinliği değil, ağaç kesmeden peyzaj çalışması da yapamıyoruz biz. İlla ağacı keseceğiz çünkü ağaç sevgimiz şamata, gösteriş.
Kordon yeniden düzenlenirken; dikkat Ekşi Apartmanı önünde çam ağaçları vardı. Ne oldu; peyzaj uğruna kesildi.
O zaman bunu yazdığımda bana verilen yanıt “peyzaj çalışması yapıldı” şeklindeydi. Demek ki neymiş; ağaç kesmeden peyzaj olmazmış. Ne oldu kordondaki koca koca çamlar, onlar da mı çürüdü.
Mehmetçik Bulvarındaki çamlar nerede; otopark oldu değil mi ?
Bizim kabiliyetimiz bu kadar mı ?
Bu mu yani senin kafandaki peyzaj..
Bugüne dönersek; daha çok örnek gösterebilirim. Gözünüzün önünde, bakın bakalım peyzaj için neler kesilip odun olmuş.
Bu da aynı kapıdan girdikten onra taş yolun solundaki ağaçlar. Hatırlayanlar olacaktır, burada sapasağlam ıhlamur ağacı vardı; onu da kestiler ey millet. Ne uğruna; malum peyzaj.
Yine yazdım..
Güzelyalı Halk Plajında iki koca palamut ağacı vardı. Biri asırlık, diğeri 50 yıllık. Ne oldu; kabaklama yaptılar iki palamut ağacı da sizlere ömür. Allah rahmet eylesin, öldüler.
Dokunulmayan, Halk Plajı yolu üzerindeki palamut ağaçlarına bişey olmadı. Onlar da kabaklansaydı hiç şüphen olmasın öleceklerdi.
Velhasıl; biz bu şehirde estetik bina yapmasını, ağaç kesmeden peyzaj yapmasını bilmiyoruz. İnşallah umudumuz estetik kaygılar taşıyan mimarlar, mühendisler; yazın sıcağında gölge arayan ağaç sevgisine sahip insanlar bu işlerin başına gelir de bir nebze olsun “oh” deriz.
Benim yazıma Belediyenin resmi internet sitesinden yanıt verirken, kendinizi aklamak yerine “Ey İlker Yurttaş sen ne diyorsun, bizim birimimiz son 50 yılda, 40 yılda, 30 yılda; hadi hepsinden vazgeçtim son 10 yılda şu kadar ağaç dikti” deseydiniz..
Diyemezsiniz çünkü ağaç dikmek de neymiş..
https://www.canakkale.bel.tr/tr/sayfa/1140-tum-haberler/7450-halk-bahcesinde-curuyen-agaclar-budaniyor
Buyurun yapılan açıklama..
Meraklısına:
Hadi Bakalım İl Kültür Müdürlüğünün kullandığı bina gibi..Kervansaray Otel gibi yaptığınız bir bina gösterin bana. Ey mimarlar, ey ağaç kesmeden peyzaj yapamayan mimarlar, ey müteahhitler..
Var mı..
Yok tabi; bundan sonra da olmayacak..
Hadi bakalım size iyi seneler..