Bu hafta huzuruna başka bir yazı ile çıkmak istiyordum Sevgili Okur. Ancak sen şimdi bu satırları okurken, ben binlerce fit yükseklikte yüzlerce kilometre hızla senden uzaklaşıyor olacağım. Aslında sadece senden değil kendimden de uzaklaşmış olacağım. Sürekli alıştığım, sıkıldığım ve yorulduğum suretimden kaçarak kendimden kurtulmuş olacağım.
İnsanın kendine gidebilmesi ancak kendinden gidebilmesiyle mümkün oluyor. Yollar belki de bizim için bu sebeple var. Birilerine, bir yerlere kavuşurken, kendimize de kavuşuyoruz. Bazen kaçıp gitmelere duyduğumuz özlem kendimize duyduğumuz özlemin bir başka ifadesi.
“Yolculuk bizi kendimize getirir.” der Albert Camus. Aslında bunu kendimizden götürerek yapar. Ancak ve ancak mecburi yanlarımızdan kurtulduğumuzda kendimiz oluruz bu da aslında kaybolduğumuzda kendimizi bulduğumuz anlamına gelir.
John A.Shedd ise “Limanda duran bir gemi daima güvendedir. Ancak gemiler bunun için üretilmez” demekle olaya farklı bir boyut kazandırmıştır.
İçgörü, insanın en cesaretli, en kan revan yolculuğudur. Kendi mahzenine giden o kar, buz, tipi ve fırtınalı yolların sonunda kendi rutubetli karanlığına ulaşarak kendi sırrıyla yüzleşmesi, bir dalgıcın vurgun yeme riskini göze alarak kendi derinlerine dalma cesareti göstermesi gibidir adeta. Güvenli değildir. Risk taşır. Ancak sağsalim vardığın her durakta kendi geçmişinden ve çocukluğundan izlerle karşılaşırsın. İşte keşfettiğin her gizem senin tutsaklığın olma gizeminden, senin gerçekliğin olma özgürlüğüne doğru taşır yine seni.
Adımların hızlandıkça, ya da pencerenden dağlar, nehirler, evler, köyler, şehirler birbiri ardına geçip gittikçe ruhunun bütün yüklerinden nasıl kurtulduğunu farkeder ve nefes aldığını hissedersin.
Yolculuk insanoğlunun en sürtünmesiz düzlemidir. Hatta yol öyle bir hal alır ki varmak bile önemini yitirir. Olmaktır aslolan. “Yolda olmak.” Artık uzun tatillerin uzun araba kuyruklarıyla özdeşleşmesi insanın hep kendinden kaçma çabasının bir sonucudur. Ve yine bunu kendisine koşarak yapmasıdır. Yapmayı ertelediğin, ruhunun açlığını giderebileceğin yegane andır yolda olmak. Uzun gidişlerin ardından bir köy kahvesinde mola vermek, insanlara selam vererek onların arasına karışmak, onlarla sohbet etmenin verdiği keyif ve huzur çok az şeyde kendisini hissettirir. Geçmişi hatırlayıp geleceği hayal eden insanoğlunun neredeyse tek katıksız anda kalma halidir yolculuklar.
Yol üstünde çokça yazı yazıldı çokça söz söylendi bugüne kadar, daha söylenecekler ise cabası ancak ben Murathan Mungan ile bitireceğim yazımı;
“Uzak dediğin, önce içinde birikir insanın; sonrası yalnızca yoldur.”
Yolun açık olsun Sevgili Okur.
YAZARLAR
Yayınlanma: 09 Ekim 2018 - 14:07
"YOL" Kendine Gitmek. Kendinden Gitmek
Bu hafta huzuruna başka bir yazı ile çıkmak istiyordum Sevgili Okur
YAZARLAR
09 Ekim 2018 - 14:07
EDİTÖR
İlginizi Çekebilir