New York merkezli bir iş dünyası dergisi olan Fortune'ın haberine göre Z kuşağı, girmek istedikleri işte beş saatten az çalışmak istiyor.
Hindistan merkezli çalışan deneyimi platformu InFeedo'nun yöneticilerinden Sameera Khan, "Bir Z kuşağı stajyeriyle bir mülakat yaptım ve 5 saatten fazla çalışılmayan bir iş-yaşam dengesi aradığını söyledi. Çok uluslu şirketler kültürünü sevmiyor ve bu yüzden bir start-up'ta çalışmak istiyormuş" dedi.
Khan Twitter mesajını, "Tanrı geleceğin iş dünyasını korusun" ifadeleriyle tamamladı.
Çalışma koşullarının sıklıkla tartışıldığı ülkemizde Z kuşağı mensuplarına çalışma koşullarını ve 5 saat çalışma hakkında ne düşündüklerini sorduk. Asude Saraç: ‘’Türkiye'deki çalışma koşul ve saatlerinin normale göre ağır olduğunu düşünüyorum. Çalışılan işte çok saatin değil verimli geçirilen saatin önemli olduğunu düşünmekteyim. Türkiye'deki standardın 8 olduğu çalışma saatinin fazla olduğunu düşünmekle beraber 4 saatin de az olduğunu düşünüyorum. Az çalışma saati adapte ve odaklanma konusunda yeterli olmayabileceği için çalışma verimliliğini kontrol eden bir otorite olabilir. Çalışmanın verimli geçmesi için çalışma saatine uygun olarak günlük yapılacak görevlerin belirli olması çalışmanın daha verimli olmasını sağlayacaktır. Çalışma saatinin çok uzun veya kısa olmadığı ve yapılacak görevlerin belirli olduğu çalışmanın en verimli çalışma olacağını düşünüyorum’’ ifadelerini kullandı. Baha Senar: ‘’Bu araştırmanın sonucu bence gerçeği yansıtıyor çünkü sadece z kuşağı değil genel anlamda da 4-5 saatten fazla çalıştığın zaman ihtiyaç duyulanın fazlasını üretmiş oluyorsun. Bu da artı değer oluyor ve iş verenin cebine giriyor, çalışan kişiye bir faydası olmuyor ki yani birey kendisi için de çalışmış olmuyor, toplum için de çalışmış olmuyor. Bir insan bir günde 4-5 saatten fazla çalışıp üretirse hızlı yorulur çabuk paslanır, verimliliği düşer. İnsanı tüketen bir şey fazla çalışma saatleri, ayrıca çalışan insanların toplumun genelini oluşturan kesim olduğunu düşünürsek o bireyin kendine vakit ayırması da gerekiyor. Kendisini geliştirebilmesi gerekiyor. Zaten gelişime imkan tanınmadığı için dünya genelinde toplumlar geri kalıyor, bizim ülkemizdeki gibi’’ şeklinde konuştu. Efecan Ercan: ‘’Günde 5 saat çalışmanın verimi arttıracağını düşünüyorum. Çalışma hayatında her geçen saat yorgunluk hissiyle verim düşmekte. Çalışma saatlerini 5 saat olarak ayarlasak hem verim artar hem de çalışanın sosyal hayatına ayırdığı zaman sayesinde yaratıcılığının ve işe olan isteğinin artacağını düşünmekteyim. Yoğun ve uzun çalışma saatlerinin zararlarını iş çıkışında mutsuz şekilde eve dönen çalışanlara bakarak gözlemleyebiliriz. Sosyal hayatına vakit ayıramayan insanların mutsuzluğu da işteki verimine yansımakta. Hem verimli iş performansı hem de mutlu çalışan bulundurmak için iş yerlerinin ve iş verenlerin 5 saat uygulamasını kullanması gerektiği kanaatindeyim’’ ifadelerine yer verdi. Yasemin Cankurt: ‘’Z kuşağı hazır yaşama doğdu ve büyürken teknoloji ve ailelerin çocukları için her şeyi yapmaları çocuklarda kolay ve zahmetsiz para kazanma isteği uyandırdı. Günde az saat çalışarak para kazanmak önceki zamanlara bakarak haksızlık gibi görülse de aslında daha mantıklı çünkü işten geri kalan vakitte sosyalleşebilecek enerji kalır, bu da daha verimli çalışmayı doğurur ve işe olan sevgiyi arttırır.
Türkiye’nin çalışma koşulları; ağır şartlar ve yetersiz maaş insanlarda çalışma isteği bırakmıyor, ağır şartlardan dolayı insanlarda başka bişey yapabilecek enerji kalmıyor ve yetersiz maaş zaten insanların sosyal aktivite yapmasına müsaade etmiyor’’ ifadeleriyle açıkladı.
İlkin Kemal Bozkurt: Öncelikle kendi iş hayatımdan örnek vermem gerekirse 8 yaşından beri yazları olmak üzere bir çok sektörde çalıştım esnaflık olsun kurumsal yerler olsun eğlence sektörü hizmet sektörü genellikle çoğunda bulundum. Bunun bana gösterdiği tecrübeler şunlar oldu eski kafalı insanlar genelde işveren oldukları için kuşak çatışması çok fazla yaşanıyordu. Birbirini anlama açısından sancılı bir süreç oluyordu. İşverenler az sürede gereğinden fazla iş talep edip bunun normal olduğunu savundukları için bizim gibi hayati hızlı yaşayan her şeyi çok hızlı tüketen ve çabuk sıkılan. bir nesil için çekilmez bir hale geliyor. Aslında Z kuşağının 5 saat çalışmak istemesi eski kuşakların bu iş tutumu olduğunu düşünüyorum’’ dedi.
Hindistan merkezli çalışan deneyimi platformu InFeedo'nun yöneticilerinden Sameera Khan, "Bir Z kuşağı stajyeriyle bir mülakat yaptım ve 5 saatten fazla çalışılmayan bir iş-yaşam dengesi aradığını söyledi. Çok uluslu şirketler kültürünü sevmiyor ve bu yüzden bir start-up'ta çalışmak istiyormuş" dedi.
Khan Twitter mesajını, "Tanrı geleceğin iş dünyasını korusun" ifadeleriyle tamamladı.
Çalışma koşullarının sıklıkla tartışıldığı ülkemizde Z kuşağı mensuplarına çalışma koşullarını ve 5 saat çalışma hakkında ne düşündüklerini sorduk. Asude Saraç: ‘’Türkiye'deki çalışma koşul ve saatlerinin normale göre ağır olduğunu düşünüyorum. Çalışılan işte çok saatin değil verimli geçirilen saatin önemli olduğunu düşünmekteyim. Türkiye'deki standardın 8 olduğu çalışma saatinin fazla olduğunu düşünmekle beraber 4 saatin de az olduğunu düşünüyorum. Az çalışma saati adapte ve odaklanma konusunda yeterli olmayabileceği için çalışma verimliliğini kontrol eden bir otorite olabilir. Çalışmanın verimli geçmesi için çalışma saatine uygun olarak günlük yapılacak görevlerin belirli olması çalışmanın daha verimli olmasını sağlayacaktır. Çalışma saatinin çok uzun veya kısa olmadığı ve yapılacak görevlerin belirli olduğu çalışmanın en verimli çalışma olacağını düşünüyorum’’ ifadelerini kullandı. Baha Senar: ‘’Bu araştırmanın sonucu bence gerçeği yansıtıyor çünkü sadece z kuşağı değil genel anlamda da 4-5 saatten fazla çalıştığın zaman ihtiyaç duyulanın fazlasını üretmiş oluyorsun. Bu da artı değer oluyor ve iş verenin cebine giriyor, çalışan kişiye bir faydası olmuyor ki yani birey kendisi için de çalışmış olmuyor, toplum için de çalışmış olmuyor. Bir insan bir günde 4-5 saatten fazla çalışıp üretirse hızlı yorulur çabuk paslanır, verimliliği düşer. İnsanı tüketen bir şey fazla çalışma saatleri, ayrıca çalışan insanların toplumun genelini oluşturan kesim olduğunu düşünürsek o bireyin kendine vakit ayırması da gerekiyor. Kendisini geliştirebilmesi gerekiyor. Zaten gelişime imkan tanınmadığı için dünya genelinde toplumlar geri kalıyor, bizim ülkemizdeki gibi’’ şeklinde konuştu. Efecan Ercan: ‘’Günde 5 saat çalışmanın verimi arttıracağını düşünüyorum. Çalışma hayatında her geçen saat yorgunluk hissiyle verim düşmekte. Çalışma saatlerini 5 saat olarak ayarlasak hem verim artar hem de çalışanın sosyal hayatına ayırdığı zaman sayesinde yaratıcılığının ve işe olan isteğinin artacağını düşünmekteyim. Yoğun ve uzun çalışma saatlerinin zararlarını iş çıkışında mutsuz şekilde eve dönen çalışanlara bakarak gözlemleyebiliriz. Sosyal hayatına vakit ayıramayan insanların mutsuzluğu da işteki verimine yansımakta. Hem verimli iş performansı hem de mutlu çalışan bulundurmak için iş yerlerinin ve iş verenlerin 5 saat uygulamasını kullanması gerektiği kanaatindeyim’’ ifadelerine yer verdi. Yasemin Cankurt: ‘’Z kuşağı hazır yaşama doğdu ve büyürken teknoloji ve ailelerin çocukları için her şeyi yapmaları çocuklarda kolay ve zahmetsiz para kazanma isteği uyandırdı. Günde az saat çalışarak para kazanmak önceki zamanlara bakarak haksızlık gibi görülse de aslında daha mantıklı çünkü işten geri kalan vakitte sosyalleşebilecek enerji kalır, bu da daha verimli çalışmayı doğurur ve işe olan sevgiyi arttırır.
Türkiye’nin çalışma koşulları; ağır şartlar ve yetersiz maaş insanlarda çalışma isteği bırakmıyor, ağır şartlardan dolayı insanlarda başka bişey yapabilecek enerji kalmıyor ve yetersiz maaş zaten insanların sosyal aktivite yapmasına müsaade etmiyor’’ ifadeleriyle açıkladı.
İlkin Kemal Bozkurt: Öncelikle kendi iş hayatımdan örnek vermem gerekirse 8 yaşından beri yazları olmak üzere bir çok sektörde çalıştım esnaflık olsun kurumsal yerler olsun eğlence sektörü hizmet sektörü genellikle çoğunda bulundum. Bunun bana gösterdiği tecrübeler şunlar oldu eski kafalı insanlar genelde işveren oldukları için kuşak çatışması çok fazla yaşanıyordu. Birbirini anlama açısından sancılı bir süreç oluyordu. İşverenler az sürede gereğinden fazla iş talep edip bunun normal olduğunu savundukları için bizim gibi hayati hızlı yaşayan her şeyi çok hızlı tüketen ve çabuk sıkılan. bir nesil için çekilmez bir hale geliyor. Aslında Z kuşağının 5 saat çalışmak istemesi eski kuşakların bu iş tutumu olduğunu düşünüyorum’’ dedi.